Trafik kazası sonucunda hasar gören aracın onarım için serviste kaldığı süre boyunca, sırf sahibinin araçtan mahrum kalmış olması sebebiyle tazminat talep edilebileceğini biliyor muydunuz?
Hasarlı trafik kazalarında Yargıtay’a göre, onarım masrafı ve araçta meydana gelen değer kaybına ek olarak “araçtan mahrumiyet bedeli” de kusurlu taraftan talep edilebilir.
Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, bu kararın nasıl uygulanacağını anlattı.
Yeniocak, şayet aracın serviste kaldığı süreçte bir ikame araç kiralaması yapılmışsa, ikame araç için ödenen kira bedelinin kusurlu taraftan talep edilebileceğini belirtti. Yargıtay’ın bu bedeli bir zarar kalemi olarak gördüğünü kaydeden Yeniocak, bu konuda tartışmalı bir durum yok çünkü zararla bağlantılı olarak ödenen kira bedeli malvarlığında irade dışı bir eksilme, diğer bir ifadeyle tam anlamıyla “zarar” anlamına gelir. Bu da tazminat kapsamına girer” değerlendirmesini yaptı.
Buna ek olarak araç sahiplerinin dikkat etmesi gereken önemli bir hususa daha dikkat çeken Yeniocak, hukuken “normatif zarar” olarak kabul edebileceğimiz, ikame bir araç kiralaması yapılmamış olmasına rağmen, sırf aracı kullanma imkânından mahrum kalmış olmak sebebiyle tazminat talep etme yolunun açılmış olduğuna işaret etti. Oysa Türk Hukukunda normatif zarar sebebiyle, diğer bir ifadeyle, sırf bir şeyin ya da hakkın kullanımından mahrum kalmaktan dolayı tazminat talebinde bulunulamayacağını anlattı. Fakat Yargıtay’ın bazı kararlarında, her ne kadar normatif zarardan bahsedilmese de bu anlama gelecek bazı tazminat taleplerinin kabul edildiği görüldüğünü ifade etti. Yeniocak, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin verdiği örnek kararın bunun güzel örneklerinden biri olduğunun altını çizdi.
İşte O Karar!
Aracın serviste kaldığı süreçte ikame bir araç kiralaması yapıldığı kanıtlanamamış olmasına rağmen, rayiç araç kiralama bedeli de dikkate alınarak tazminata hükmedilmesi yönündeki Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin verdiği emsal karar:
“Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararın haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiralandığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bu talebine objektif kriter ve delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 29.09.2022, 2021/26777 E., 2022/11236 K.