Kastamonu'nun Doğanyurt ilçesinde yatsı namazının ardından evine gitmek isteyen çift, ormanlık alanda yaklaşık 20 metrelik uçuruma yuvarlandı. 15 saat boyunca korna çalarak, gürültü yaparak kurtarılmayı bekleyen çiftten yaşlı adam hayatını kaybederken, kurtulan eşi tedavisinin ardından hastaneden taburcu oldu. Kazadan sağ kurtulan Zarife Gün, çöpten su içerek hayatta kalabildiğini ve eşiyle sabaha kadar sohbet edip birbirlerinden helallik istediklerini söyledi.
Kastamonu'nun Doğanyurt ilçesine bağlı Çakırlı köyünde ikamet eden Mustafa Gün (69), yatsı namazının ardından eşi Zarife Gün (57) ile birlikte İlyasbey köyündeki evine gitmek istedi. Mustafa Gün'ün kullandığı sepetli motosiklet, İnebolu-Cide karayolu Belyaka köyü yakınlarında 20 metrelik uçuruma yuvarlandı. Kazada Mustafa Gün uçurumun 12'nci metresinde motosikletin altında kalarak sıkışırken, eşi Zarife Gün de 20 metre aşağıya düştü. Motosikletin altında kalan eşine ulaşamayan Zarife Gün, gecenin karanlığında da yola çıkamayınca yaklaşık 15 saat boyunca ormanda mahsur kaldılar. Korna çalarak, gürültü yapıp bağırarak yardım çağrılarına rağmen seslerini duyuramayan çifti, sabah saatlerinde yoldan geçen bir vatandaş fark etti. İhbar üzerine olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri yaralı çifti Doğanyurt Devlet Hastanesinde ilk müdahalesini yaptıktan sonra İnebolu Devlet Hastanesine kaldırdı. Buradaki müdahalenin ardından yaralı çift, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Ormanda uçurumda 15 saat boyunca motosikletin altında kalarak yaşam mücadelesi veren Mustafa Gün, tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Zarife Gün ise tedavisinin ardından taburcu edildi.
"'Beni kurtar" dedi ama ben ona yardım ulaştıramadım"
Aracın bir anda yuvarlandığını söyleyen Zarife Gün, "İki takla attı, üçüncü taklayı atınca "Allah'ım" dedim sonra araba durdu. Eşim başladı ağlamaya, sonra benden yardım istedi. Ben yardım ulaştıramadım. "Beni kurtar, bu dalı kes, yan tarafa doğru git, ne yap et bir çözüm bul" dedi. Ben bulamadım, Allah'tan yardım istedim. Hiçbir yırtıcı hayvan yanımıza gelmedi, olduğumuz yerde sabaha kadar hayvanlar bağırdı. "Aşağıya doğru gidip bir çözüm yolu bul. Belki başka yerlerden ulaşırsın" dedi. Ben aşağıya doğru giderken düştüm. "Dikkat et, fazla aşağıya gitme. Denize gidersin" dedi. Döndüm oradan. Her yer kayıyor. Ben ne yaptıysam bir türlü ulaşamadım. Sürekli, "gel beni kurtar" diye çağırıyordu. Korna çalıyoruz, bağırıyoruz, bir süre geçince tekrar bağırıyoruz, "Yardım edin can kurtaran yok mu?" diyoruz. Araçlar hızla geçiyor" dedi.
"Biraz su buldum, çöpten su içtim"
Düştüğü yerin biraz aşağısında su bulduğunu ve çöpten su içtiğini belirten Zarife Gün, "Ormanın içi, her yer diken. Onun başında bekledim. Sonra birisi geldi, "Ben sağlık ekiplerini aradım" dedi. Sağlık ekipleri geldi, bir zaman onlar da aşağıya inemedi. Sonra dozer çağırdılar, büyük kepçe ile 2-3 sefer çektiler ancak motoru çıkartabildiler. Motoru zorla yukarıya ulaştırdılar. Sağlıkçılar gelip beni kurtardılar. O doktordan Allah bin kere razı olsun. Kastamonu'da eşimi kaybettim, ben ise yaralı kurtuldum" diye konuştu.
Yolların yapılmasını ve başka canların yanmamasını isteyen Zarife Gün, "Başka canlar yanmasın, bizim canımız yandı ben ömür boyu artık bunu unutamayacak şekilde yaşarım. Bu yolu acil olarak yapsınlar" dedi.
"14 saat boyunca ormanda yalnız başına kaldılar"
Kazada hayatını kaybeden Mustafa Gün'ün oğlu Selçuk Gün ise, "Annem ve babam, perşembe gecesi yatsı namazının ardından evimize giderken Belyaka köyünde kaza geçiriyorlar. Motorla şarampole yuvarlanıyorlar. Babam motorun altında kalıyor, karnına da küçük bir dalın battığı söyleniyor. Babam bir türlü motoru üzerinden kaldıramıyor, annemden yardım istiyor. Motorun selektörünü açıp yardım istiyor, kornasına basıyorlar. Annemle sabaha kadar oturup muhabbet ediyorlar. Burada birçok çile çekildi. 14 saat boyunca ormanda yalnız başına kaldılar. Ortalama 20-30 metrelik uçurum var. Babam, 11-12 metresinde, ağaçla motor arasında sıkışıp kalmış. Annem ise kaza sırasında motorun üzerinden uçarak defalarca takla atıp 20-30 metre uçuruma yuvarlanmış. Babam, "yanıma gel, bana yardım et" diyor. Bir türlü annem yardım edemiyor, yokuştan yukarı çıkamıyor. Can havliyle gecenin karanlığında çıkamıyor. Gece boyunca yanına iki defa çıkabilmiş, yardım getirmeye giderken bir kez daha yuvarlanıyor. Burada yolu bulamıyor. Nitekim babama da yardımcı olamıyor. İkisi de bu arada bağırıyor bize yardım edin diye. Kornoya basıp selektör de yakıyorlar ama kimse duymuyor" şeklinde konuştu.
"İmza topladık ama bir çözüm olmadı, yolumuzun yapılmasını istiyoruz"
Kazada telefonun savrulduğunu ve bulamadıklarını anlatan Selçuk Gün, "Sabaha kadar ağlaşarak birbirlerinden helallik istiyorlar. Birbirlerine yardım etmek istiyorlar ama ne yapsalar kavuşamıyorlar. Babamın İnebolu'ya kadar bilincinin açık olduğunu, ondan sonra kapandığını söylediler. Babam, doğduğu köyün yolunda hayatını kaybetti. Bizler, yıllardır yollarımızı yaptırmak için defalarca imza toplayıp başvuruda bulunduk. Yollarımız dar, iki araç yan yana geçemiyor. En azından bir bariyer yapılsın, hiçbirinden sonuç alamadık. 20 yıl önce nasıl bir yol var ise şimdi de aynı yol var, hiçbir değişiklik olmadı. Yetkililere sesleniyorum, başka kazalar olmasın, bizden başkasının canı yanmasın. En azından bariyer olsa ufak araçlar bariyerleri aşamazlar" dedi.