İstanbul'da bir araca zorla bindirilerek kaçırılan ve 2 ay sonra Bilecik'e cesedi bulunan Çinli Lisha Yu'nun cinayetine ilişkin davanın görülmesine başlandı. Mahkeme verdiği ara kararında tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
İstanbul'da 2019 yılında Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı Lisha Yu'nun aracına çarparak kaza süsü veren ardından araçlarına sokup Bilecik'e gömdükleri iddia edilen 4'ü tutuklu 5 sanığın yargılandığı davanın görülmesine başlandı.
Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Hüseyin Ahmed, Abdulvahap Abdurrahman ve Abdulgaffar Tamuygur hazır bulunurken, tutuklu bir diğer sanık Yunus Türkistanlı kaldığı koğuşun karantinada olması nedeniyle SEGBİS sistemi ile hazır edildi.
Sanık Abdulgaffar Tamuygur savunmasında maktulü tanımadığını ve hiç görmediğini söyleyerek "28 Kasım'da polisler beni arayarak çağırdılar. Ben kendim gittim. Bir polis memuru ile yaptığım konuşmaları sanki istihbarat bilgisi gibi yazmışlar. İddianamede adı geçen Yunus Türkistanlı benim komşumdur. Abi kardeş gibiydik. Sanık Hüseyin Ahmed ise bizim mahallede market açmıştı oradan tanıyorum. Abdulvahap Abdurrahman korsan taksicilik yapıyordu o şekilde aramızda bir samimiyet oluştu. İddianame konusu olayda benim herhangi bir bilgim yoktur. Söğüt'te 70 dönümlük arazim vardır. Ben bitkisel ilaç işi yapıyorum bazı bitkiler bulunmadığı için bu arazide yetiştiriyordum. Olayın olduğu günün ertesi günü sanık Hüseyin beni aradı ve görüşmek istediğini söyledi. Bilecik'te köyde olduğumu söyledim. Olaydan 2 gün sonra Hüseyin ve Yunus yanıma geldiler. Yunus bana bir arkadaşının Çinli bir bayandan alacağı olduğunu, bu arkadaşının kadını araca koyduğunu ve kadının ölmüş olduğunu daha sonra ise benim arazimin dışında kalan ormanlık alana gömdüklerini söylediler. Bunu duyduktan sonra tüylerim diken diken oldu. Yanımdan kovdum "nasıl böyle bir şey yaparsınız gözüme gözükmeyin" dedim. Polisler bana ceset sizin arazinizden çıkmış diyerek kelepçe taktılar daha sonra da olay nedeni ile tutuklandım. Olayla ilgili bilgim bu kadardır" şeklinde konuştu.
Savunma için SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Yunus Türkistanlı ile ses sisteminde bir sorun olduğunu ve konuşulanları anlamadığını söyleyerek bir sonraki celse savunma yapmak istediğini beyan etti.
Sanık Hüseyin Ahmed ise savunmasında olay günü sanık Yunus'un kendisini aradığını ve bir yere gitmeleri gerektiğini söyleyerek "Yunus bana Abdulsalam'ın birinden alacağı olduğunu onu almak için birlikte gideceğimizi söyledi. Abdulsalam, Yunus, Abdulvahap ve ben Florya mevki'ine gittik. Daha sonra Abdulvahap araçtan indi. Ben aracın arka koltuğundayken bir çarpışma sesi oldu. Araçtan inip baktığımda Çinli bir kadın olduğunu gördüm. Çinli bayanı aracın içine soktuk. Abdulsalam bana Çinli kadının arabasını bir yere park etmemi söyledi. Diğerleri araçla yola devam etti, ben kadının aracını bir yere park ettim. Olaydan sonra yürüyerek eve gittim. 2 gün sonra Yunus yanıma geldi ve birlikte Abdulgaffar'ın yanına gittik. Oradan ayrıldıktan sonra kendimi kötü hissettim. Bir hata yaptım pişmanım" dedi.
Sanık Abdulvahap Abdurrahman ise olay günü Hüseyin Ahmed ve Yunus ile karşılaştıklarını söyleyerek "Yunus "birinden bir alacağımız var bir işiniz yoksa gidip görüşelim" dedi biz de tamam dedik. Biraz araba ile dolaştık. Ben de Yunus'a "neden sağa sola gidip duruyoruz, bir alacağınız varsa karşısına çıkıp neden görüşmüyoruz" dedim. O da bana "her işin bir vakti vardır" şeklinde cevap verdi. Daha sonra Yunus ile aramızda tartışma oldu ve ben araçtan indim" şeklinde konuştu.
Savunmaların ardından görüşü sorulan cumhuriyet savcısı sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Savcının görüşünün ardından yeniden söz verilen sanıklar ise tahliyelerine karar verilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.