DENİZLİ (İHA) – Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Fatma Efendizade, boyun kaslarının anormal kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkan ‘Distoni’ rahatsızlığının günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğünü belirtti.
Nöroloji Uzmanı Dr. Fatma Efendizade, boyun kaslarının kasılması sonucu oluşabilecek duruş bozukluğu için erken tanının oldukça önemli olduğunu belirterek tedavi yöntemlerine değindi.
Efendizade; “Servikal Distoni boyun kaslarının anormal kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Anormal kasılma sonucu boyun kaslarının bir veya birkaç tanesinin fazla kasılmasına bağlı olarak boyunda duruş bozukluğu ortaya çıkar. Duruş bozukluğu ise hastada ağrılara, kramplara ve spazmlara neden olur. Genellikle dört tip duruş bozukluğu görülmektedir. Başın yana eğilmesi, başın dönmesi, öne ve aşağıya eğilmesi şeklinde duruş bozukluğu ve başta titreme görülür. Distoni erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık görülen bir hastalık türüdür. Genellikle 10-70 yaş arasında ortaya çıkar” dedi.
“Bu hastalığın genel bir nedeni yok”
Anormal boyun kasılmalarının ilerleyen aşamalarda boyun fıtığını ve boyunda kireçlenmeyi tetiklediğini belirten Uzm. Dr. Efendizade, “Distoninin çeşitli faktörlere bağlı birçok nedeni bulunur. Bu nedenle, distoninin genel bir nedeni olduğunu söylemek mümkün değildir. Kimi hasta gruplarında genetik faktörler öne çıkmaktadır. Distoniye neden olan genlerden birine sahip olan bireylerde bu hastalığın farklı tipleri görülebilir. Bununla birlikte, bireyler bu geni taşımasına rağmen hastalığa dair bir belirti göstermeyebilir. Bazı hastalarda ise geçirilen hastalıklar distoniye sebep olmaktadır. Kaza ve yaralanmalara bağlı kafa travmaları, enfeksiyonlar ve hastaların hayatlarının belli dönemlerinde kullandığı çeşitli etken maddelere sahip olan ilaçlar da distoniye neden olabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Stres ve yorgunluk döneminde belirtileri artıyor”
Hastalığın belirtilerine dikkat çeken Uzm. Dr. Efendizade, şöyle konuştu:
“Erken dönem belirtiler genellikle hafif olsa da stres ve yorgunluğun yoğun olarak yaşandığı zamanlarda bu belirtiler artış gösterebilmektedir. Distoninin farklı tiplerinde ve ilerleyen dönemlerde bu semptomlar çok daha belirgin hale gelmektedir. Bazı hasta gruplarında ise erken dönem belirtiler çok hafif ilerlerken bazılarında hafif sendromlar hiçbir zaman ilerlememektedir” dedi.
“Tedavi yöntemleri arasında botoks da var”
Hastalığın ilerleyişinin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Efendizade, “Distoninin ilerleyişi hastadan hastaya değişse de hastalığın kesin tedavisi yoktur. Hastaların semptomları ne ölçüde gösterdikleri ve distoni tipi tedaviye geçilmeden önce değerlendirilen faktörlerden bazılarıdır. Bu değerlendirmeye göre ilaçlı tedavi, cerrahi operasyon ya da botoks tedavisi uygulanmaktadır. Botalinum toksin enjeksiyonları özellikle Fokal distonide kullanılan yöntemlerden biridir. Kasların felç edilmesini sağlayan enjeksiyon, aşırı ve istemsiz kasılmaların önüne geçmektedir. Bu sayede semptomlarda azalma gözlemlenir. İlaçlı tedavide hastalar farklı yan etkiler gösterebilmektedir. Bu nedenle, semptomlar aynı olsa bile her hasta için farklı ilaçlar kullanmak gerekmektedir. Botoks tedavisi de tıpkı ilaçlar gibi kasların kasılmasını önlemek ve semptomları azaltmak amacıyla uygulanmaktadır. Etkisi birkaç ay süren bu tedavinin tekrarlanması gerekmektedir. İlaçlı tedaviden yanıt alınamadığı durumlarda cerrahi müdahale de yapılmaktadır” dedi.
“Ölümcül bir hastalık değil”
Distoninin tipine, kasların kasılma durumuna, hastalığın vücudu etkilediği bölgelere ve hastalara bağlı olarak semptomların ağrılı ya da ağrısız olabildiğini belirten Uzm. Dr. Efendizade, şu uyarılarda bulundu:
“Hastalığın tüm vücuda yayıldığı jeneralize distoni ile baş ve boyun bölgelerini etkileyen servikal distoni başta olmak üzere bazı distoni tiplerinde hastalar şiddetli ağrı hissi duyabilmektedir. Bazı hastalar ise hafif semptomlarla hiç ağrı yaşamamaktadır. Distoni, hastaların günlük yaşamını oldukça etkileyen bir hastalık olsa da ölümcül değildir. Çoğu hasta uygun ilaç tedavisi ve gerekli görüldüğü durumlarda cerrahi müdahaleler ile günlük hayatına devam edebilir”