Bu yıl 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması'nın jüri başkanı olarak İstanbul'a gelen Karimi, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
İran sinemasının İslam devriminden sonraki genç kuşağın en önde gelen isimlerinden olan Karimi, ikinci kez İstanbul'da bir festivale katıldığını belirterek, Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'ne yapımcı Zeynep Atakan aracılığıyla geldiğini söyledi.
"Demokrasi ile adalet temalı filmlerin bir festivalde gösteriliyor olması takdire şayan bir hareket"
Karimi, festivalde izleyiciyle buluşan filmleri oldukça güçlü bulduğunu dile getirerek, "Düzenleyenlerin çok iyi şekilde filmleri izlediği, gözlemlediği belli oluyor. Adalet, biliyorsunuz festivalin ana teması ve demokrasi ile adalet temalı filmlerin bir festivalde gösteriliyor olması takdire şayan bir hareket." değerlendirmesini yaptı.
Festival bünyesinde çalışan kadınları ayrıca tebrik eden Karimi, "Ben de kadın olarak Doğu ülkelerinde çalışmalar yapıyorum. Kadınların bu alanlarda olması önemli. Bu tarz festivallerin de ne kadar büyük olup olmadığı önemli değil, bir şekilde kültürel bir aktive olarak sürdürülebilir olması, insanların bir araya gelmesi bir fikir alış verişi yapmaları gerçekten önemli." diye konuştu.
Niki Karimi, geçen yıl 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde de jüri olarak yer aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"İzmir, Antalya ve İstanbul'daki festivallerde jüride bulundum. Çok fazla Türk yönetmen arkadaşım var. Festivallerde bir araya geliyoruz. Jüri üyesi olarak ilk katıldığım Uluslararası Selanik Film Festivali'ydi. Nuri Bilge Ceylan'ın 'Uzak' filmi ödül almıştı. Yarışmada ona diğer jüri üyeleriyle ödülünü takdim etmiştik. Ben her zaman Türk sinemasını yakından takip ediyorum ve benim için saygıdeğer bir konumda. Bağımsız filmler oldukça fazla."
"Kendimi kalbi olarak da Türk halkına çok yakın hissediyorum"
Türkiye ilgi çekici bir ülke olarak bulduğunu ve sevdiğini söyleyen Karimi, iki ülke arasında çok fazla ortak kültürel bağ olduğunu vurguladı.
İranlı oyuncu, Türkiye'yi daha çok edebiyat üzerinden yaptığı okumalarla tanıdığını, fakat zaman bulursa Türkiye'nin farklı bölgelerini gezerek, Türk kültürünü daha yakından tanımak istediğini kaydetti.
Türkiye'de çok başarılı yazar ve şairin olduğunu belirten Karimi, "Bir şekilde Türkiye'nin Batı ve Doğu arasında kültür mahiyetinde bir köprü olması çok fazla hissediliyor. Çok fazla Türkiye'ye gelmesem de kendimi kalbi olarak da Türk halkına çok yakın hissediyorum." dedi.
Karimi, Türk dizilerinin İran'da çok sevilerek izlenildiğinden de bahsederek, "Birçok Türk oyuncunun çok dikkatli çalıştığını görüyorum. Bu da benim için ilgi çekici bir nokta." ifadesini kullandı.
Birkaç gün önce galası Tebriz'de gerçekleştirilen, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği İran Türkçesi (Azerbaycan Türkçesi) ve Farsça dilinde hazırlanan "Atabay" filmine ilişkin ise Niki Karimi, şunları anlattı:
"Aslında bağımsız bir film yaptım. Filmle izleyiciler nasıl bir iletişim kuracaklar bunu hiç düşünmemiştim. Ama benim için bile ilgi çekici bir nokta oldu. İnsanlar filmin hikayesini çok sevmiş, hem filmin dili hem de içerisindeki aşk hikayesi izleyicilerin dikkatini çekmiş. Bana söyledikleri şuydu, 'Aylar sonra sinemaya bu film için gittik ve çok iyi geldi bize.' Filmin Türkiye'de de gösterilmesini çok istiyorum. Belki Türk seyircisi de dilinden dolayı filmle bağlantı kurabilir. Festival süresince burada bununla ilgili görüşmelerim oldu. Umarım bir sonuca varırız."
Karimi, yönetmenliğin de oyunculuğun da kendine göre ayrı zorlukları olduğuna işaret ederek, "Bir film yapmak çok karmaşık bir olay. Çünkü uzun bir zaman lazım. Ön hazırlık süreci lazım. Hikayesini oluşturmak gibi birçok etaptan geçiyorsunuz. Oyunculuğun ise rollere göre zorlukları oluyor." dedi.
Son olarak "Kızların Grubu" adlı yeni bir filmde rol aldığını aktaran Karimi, sözlerini, "Çekimleri 5, 6 ay sürdü ve şimdi de bir film senaryosu hazırlığı içerisindeyim. Yapım aşaması sanırım 6 ay sonra başlar." diye tamamladı.