Almanya federal meclis seçimlerinden Sosyal Demokrat Parti (SPD), yüzde 25.7 ile birinci sırada çıktı. Angela Merkel’in yeniden aday olmadığı seçimlerde, partisi Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ise sadece Bavyera eyaletinde faaliyet gösteren kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) ile birlikte tarihteki en kötü sonucu alarak yüzde 24.1’le ikinci sırada yer bulabildi.
Sol-çevreci Yeşiller Partisi, yüzde 14.8’le (bir önceki seçimlere göre +5.7) üçüncü olurken sağ liberal FDP yüzde 11.5’le (+0.8) dördüncü, aşırı sağcı AfD yüzde 10.3’le (-2.2) beşinci, sosyalist Sol Parti ise yüzde 4.9’la (-4.3) altıncı sırada yer aldı.
SOL KOALİSYON KURULAMIYOR
Seçimden önce, anket sonuçları SPD, Yeşiller ve Sol Parti’nin, Berlin, Bremen ve Thüringen eyaletlerinde olduğu gibi üçlü bir sol koalisyon kurma ihtimalini gündeme getirmişti. Ancak Sol Parti oylarındaki büyük düşüş nedeniyle, üç partinin milletvekili sayısı koalisyon kurmak için yeterli olmadı. Sol Parti, beklenmedik şekilde yüzde 5’lik seçim barajının bile kıl payı altında kaldı. Buna rağmen, en az üç bölgede, gösterdiği adaylar doğrudan kazandığı için, seçim sistemine göre parlamentoya girmeyi başardı. Almanya seçimlerinde her seçmenin iki oyu bulunuyor. Birinci oylar, doğrudan seçim listelerindeki adaylara, ikinci oylarsa parti listelerine veriliyor. Yasaya göre, birinci oylarla en az üç doğrudan milletvekili seçtirebilen bir siyasi parti, aldığı toplam oy kaç olursa olsun, parlamentoya girebiliyor. Sol Parti, doğrudan seçilen üç milletvekili sayesinde, baraj altında kalmasına rağmen, mecliste yaklaşık 39 milletvekili ile temsil edilebilecek.
Danimarkalı azınlık tarafından kurulan SSW, yüzde 5 barajının altında kalmasına rağmen, mecliste bir milletvekili ile yer alacak. SSW, azınlık partisi olduğu için seçim barajından muaf tutuluyor. Almanya’da Danimarkalıların dışında Sorb, Roma ve Sinti halklarına resmi azınlık statüsü tanınıyor. Ülkede yaşayan Türkler ise resmi olarak azınlık statüsüne sahip değiller.
ÜÇ FARKLI KOALİSYON...
Mevcut durumda, üç farklı koalisyon ihtimali var. Bunlardan biri, şu anda federal hükümeti oluşturan CDU-CSU ve SPD’nin büyük koalisyona devam etmeleri. Ancak bu ihtimal, her iki parti de istemediği için oldukça düşük görünüyor.
İkinci seçenek, CDU-CSU, Yeşiller ve FDP’nin bir araya gelerek üçlü koalisyon kurması. Ancak bu durumda, en çok oyu alan parti SPD devre dışı bırakılmış olacak ki, Alman siyasi geleneği açısından tercih edilen bir durum değil. Yine de tarihte ikinci partilerin liderliğinde kurulan koalisyonlar var. 1980 seçimlerinden CDU-CSU birinci çıkmasına rağmen, FDP koalisyonu sürdürmek istemiş, bunun üzerine SPD’li Schmidt başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Üçüncü seçenek ise SPD’nin, Yeşiller ve FDP ile birlikte bir koalisyona gitmesi. Özetle, Yeşiller ve FDP, çok büyük ihtimalle koalisyonda yer alacaklar. Ancak hükümetin büyük ortağının SPD mi, yoksa CDU-CSU mu olacağı, müzakere sürecinde belli olacak.
BİR İHTİMAL DAHA VAR: ERKEN SEÇİM
2017 seçimlerinden sonra, Almanya tarihindeki en uzun koalisyon pazarlık sürecini yaşanmıştı. CDU-CSU ve Yeşiller ile aylarca müzakere eden FDP, anlaşma sağlanamadığı için masadan kalkmış; sonrasında CDU-CSU ile SPD, büyük koalisyonu kurmuştu. Mevcut sonuçlara göre, aralarında çok büyük farklar olan sağ ve sol partilerin bir araya gelmesi gerekiyor. Ya Yeşiller Partisi, sağ bloka geçecek ya da FDP, sol partilerle birlikte bir koalisyonda yer alacak. Bu durumda zenginlere servet vergisi, asgari ücretin ve sosyal yardımın artırılması, otobanlara hız sınırı getirilmesi, nükleer faaliyetlerin durdurulması, iklim ve çevre politikalarında somut adımlar gibi konularda ciddi tartışmaların yaşanması bekleniyor. Sürecin sonunda, anlaşma sağlanamazsa, yeniden bir seçime gidilebilir.
Seçim akşamı hem SPD’nin adayı Olaf Scholz hem de CDU-CSU’nun adayı Armin Laschet, Yeşiller ve FDP ile birlikte kurulacak bir koalisyonda, başbakanlığa talip olduklarını açıkladılar. Her iki parti de aşırı sağcı AfD ile kesinlikle bir işbirliği yapmak istemiyor. Scholz, koalisyonun yılbaşına kadar kurulabileceğini düşünüyor. Dolayısıyla, Alman kamuoyunu aylar sürebilecek bir uzlaşma arayışı bekliyor. Siyasi gelenek, çok farklı görüşlerdeki partilerin bile bir araya gelip ortak hareket edebilmesine imkân verse de ortada sabırla çözülmeyi bekleyen bir Gordion düğümü var. Bakalım Alman siyasetçiler, uzlaşma sağlayıp bu düğümü çözebilecekler mi? Yoksa Büyük İskender gibi kılıçla kesip atarak yeni bir seçim sürecini mi başlatacaklar?..