Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, Türkiye'nin, 2020 sonu itibarıyla Almanya'yı geçerek çelik üretiminde dünyanın 7'nci büyük üreticisi konumuna yükseldiğini söyledi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zehra Vildan Serin'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Korumacı Politikaların Türk Çelik Sektörü Üzerindeki Etkileri" konulu panel düzenlendi.
Türk Çelik sektörünün bugün dünyadaki yeri ve bu konuma nasıl ulaştığı hakkında bilgiler veren Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, "Türk Çelik sektörü 1998 yılında dünyanın 18. büyük çelik üreticisiydi. Zaman içerisinde hızlı bir gelişme gösterdi. 1990'lı yıllarda 8 milyon ton üretim; 2005 yılında 21 milyon ton, 2010 yılında 29 milyon ton, 2015 yılında 32 milyon ton 2020 yılında 36 milyon ton seviyesine çıktı. Adım adım üretimini arttırarak bu noktalara gelirken aynı zamanda 19. sıradaki yerini 2020 yılında 7. Sıraya yükseltme başarısını gösterdi. 2020 yılı öncesinde Türk Çelik sektörü Avrupa'da Almanya'nın ardından ikinci sırada yer alıyordu. 2020 yılında Almanya'daki üretimde gözlenen çok ciddi düşüşler sebebiyle Almanya'yı da geride bırakarak 7. sıraya yükseldi. Dünya çelik sektöründe bizim ciddi bir ağırlığımız var" dedi.
"Bütün dünya kapalıyken biz zor şartlarda üretmeye devam ettik"
Türk Çelik sektörünün hem müteşebbis anlamında hem de mühendis anlamında yetişmiş insan gücünün olduğuna dikkat çeken Yayan, "Bütün batı ülkelerindeki çelik sektörlerinin yüzde 10-15 gerileme gösterdiği bir dönemde Türk Çelik sektörü yüzde 6 oranında bir büyüme gösterdi. Covid-19 hastalığı ile birlikte Avrupa Birliği(AB)'de neredeyse bütün ülkelerde çelik tesislerinin kapatıldığı bir dönemde biz en zor şartlarda üretmeye devam ettik. AB'de yüzde 12, 15, 18 gibi üretim düşüşlerinin yaşandığı bir dönemde biz üretimimizi geçen yıla göre yüzde 6 oranında arttırdık. Bu yılda üretimdeki artış eğilimimizi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
AB'nin Türkiye'nin ihracatının en düşük olduğu 2015 yılını da dâhil edecek şekilde bir kota belirlendiğini hatırlatan Yayan, "Biz bu kota içerisinde son derece başarılı olduk. Biz bu kota içerisinde kendimize bir yer bulduk. AB, Türkiye hem Çin'le hem de Rusya Federasyonu ile iyi rekabet edebildiğini gördü ve bunları engellemeye çalıştı. AB, bu global kota içerisinde yapılan ihracatın global kotanın yüzde 30'unu geçemeyeceğini söyledi. AB, aldığı kota kararıyla kendi üreticisi korumak istiyor. Mantık şu: Belirli bir miktarın üzerinde Avrupa'ya çelik girişi olmazsa Avrupa çelik sektörü zaten korunmuş oluyor ancak AB, 1 Ekim'de yürürlüğe giren kararla diyor ki "Bir ülkenin global kotadaki payı yüzde 30'u geçemez." Sen global kotayı koyduktan sonra bir ülkenin yüzde 30'u geçmesi ya da geçmemesi seni neden ilgilendiriyor? Burada hedef alınan ülke Türkiye" diye konuştu.
Çevrimiçi gerçekleştirilen programda konuşan HKÜ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zehra Vildan Serin, çok haksız rekabetin bulunduğu ve son zamanlarda çelik üretiminin ve talebinin düştüğü bir ortamda Türkiye'yi çelik üretiminde belli konuma taşımanın çok büyük bir iş olduğunu ifade etti.
Öğrenci ve katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program soru cevap şeklinde devam etti.