İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde konuşan Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu, Büyükşehir Belediyesi yönetimini eleştirdi. Yönetimi siyasi intihalcilikle suçlayan Göksu, "İstanbul’un dilinin bir buçuk yılda nereden nereye geldiğini gördük. Bununla birlikte bu dile sirayet eden yeni bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Siyasi intihalcilik. Yani, başkasının çalışmalarını kendine mal etmek, kendi yapmış gibi göstermektir" dedi.
İstanbul Büyükşehir Meclisi’nin Ekim ayı toplantılarının ilkinde konuşan Göksu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bugünkü yönetiminin artık mazeret süreçlerini tamamen tükettiğini, kendilerine ait icraatlarla konuşmasının vakti geldiğini söyledi. İBB yönetimini siyasal intihalcilikle suçlayan Göksu, "İstanbul’un dilinin bir buçuk yılda nereden nereye geldiğini gördük. Bununla birlikte bu dile sirayet eden yeni bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Siyasi intihalcilik. Yani, başkasının çalışmalarını kendine mal etmek, kendi yapmış gibi göstermektir. Çalışanın emek ve başarısını kendine mal etmek ancak şu üç şeyle izan edilebir; 1. Kendi yetersizliğini örtme, 2. kendini onaylatma, 3. kendine pay çıkarma çabası. Özünde ise egonun altında gizlenmiş, itiraf edilememiş bir özgüvensizliktir. Baktığımızda görüyoruz ki, İBB tüm reklam ve tanıtım mecralarında gurur faaliyetleri olarak hemen hemen tamamını bizim yaptığımız projelerin açılışını yeni bir hizmet olarak takdim etmektedir. Bu sahiplenme kurumsal devamlılık çerçevesinde olduğu müddetçe elbette bir sorun değildir. Çünkü bu projeler milletimizin projeleridir. Ama normal olmayan bunu sahiplenirken ortaya konan manipulatif ve intihalci dildir. Yıllar önce yapılmış olan projeler, sanki yeni yapılmış ve seçim vaatleri yerine getirilmiş gibi gösterilmektedir. Adeta 16 milyon İstanbullunun aklıyla dalga geçilmektedir. En kibar ifadesiyle bile söylersek, bu patolojik bir durumdur. Bu siyasal intihalcilik diline birkaç örnek vermek istiyorum. Sayın Başkan ve İBB yeni yönetimi tanıtımlarda diyor ki; ’Yeni yaşam vadileri yapacağız dedik, yaptık. Kemerburgaz ve Sarıyer Atatürk Kent Ormanı’nı açtık.’ Bu cümle ne diyor arkadaşlar? Sayın Başkan’ın yeni yaşam vadileri ile ilgili bir seçim vaadi varmış, onu yerine getirmiş. Peki soruyorum, bu vadileri hakikaten başkan ve ekibi mi inşa etti? Yoksa sadece tabelasını mı astı?" diye konuştu.
İmamoğlu’nun Kurbağlıdere, Merter Otoparkı ve Üsküdar yağmur suyu sorunu ile ilgili açıklamalarına da tepki gösteren Göksu, "Mesela başkan, İBB tanıtımlarında diyor ki; ’Kurbağalıdere’nin ıslahını hızlı bir çalışmayla çözdük. Üsküdar’daki kronik sorunu, yağmur suyu projesi ile çözdük’ ve ekliyor; ’Bu sorunlar kader değil, ihmaldir’ Başka? ’Yapımını tamamladığımız Merter Otoparkı’nı hizmete açtık. Yıllardır sıkıntı yaşanan bölgeyi rahatlatıyoruz’ diyor. Edeb yahu diyorum. Bu bina 25 senedir İstanbul’a ve İstanbullulara hizmet veriyor başkan. 25 yıl önce yapılmış binayı yaptığını iddia ediyorsun. 2018 senesinden beri ise otopark olarak hizmet verdiği halde hizmete açtığını söylüyorsun. Başka? Cemal Kamacı Spor Kompleksi yapılan tadilat için kullanılan ifade. Yeniden inşa etmiş sayın başkan. Öyle diyor. Başkanın kendi tabiriyle ifade edelim. E-5 karayolunu kullanan 16 milyon İstanbullunun aklıyla alay ediyorsun. Bunları çıkarttığınızda, elinizde size özgü kalan, CHP genel başkanınızı davet edebildiğiniz sadece iki açılış var; 1- Vakıfların restore ettiği, sizin sadece 50 liralık musluğunu taktığınız bir çeşme açılışı. 2- Sayın başkanın kabri başında gerçekleştirdiği nezaketsiz tavrı unutturmak için satın aldığınız Fatih Sultan Mehmet Han’ın portresinin açılışı. Son olarak size bir öneride bulunmak istiyorum. Sayın genel başkanınızın vizyonunu hayata geçirerek önümüzdeki günlerde ‘koronaya karşı ücretsiz yeni iskambil destesi’ projesini de yapar, sayın genel başkanı bir de o açılışa davet edersiniz. Böylece İstanbullular için her şeyiyle size ait orijinal bir projeniz hayat bulmuş olur" şeklinde konuştu.
Göksu, son günlerde sökülen ve vatandaşlar tarafından büyük tepki toplayan dikey bahçe duvar bitkileri konusuna da değinerek şunları söyledi:
"İstanbul’daki otobanların kenarlarında var olan yeşil duvarlar bir bir sökülmeye ve yıkılmaya başlandı. Bahane olarak da bu uygulamaların bakım maliyetinin yüksek olduğu öne sürüldü. Peşinen ve üzülerek söylemeliyim ki İBB’nin ve yeni yönetiminin İstanbul için iş yapma niyeti yoktur. Zira İstanbul gibi bir metropolde yapılan her hizmeti ‘maliyet’ olarak görmek belediyeci kafası değil, müflis tüccar kafasıdır. Siz İstanbul için yapılan yeşillendirme çalışmalarını maliyeti yüksek bahanesiyle yerle bir edeceksiniz, sonra kalkıp ‘Yeşil İstanbul’ diye her yere pankartlar asacaksınız. Bunun adı düpedüz samimiyetsizliktir. Öncelikle şunun altını çizmeliyim ki; İstanbul’un otoban kenarlarında var olan doğal bitki duvarlarının maliyeti Sayın Başkan’ın ve yönetiminin bahane etmek için abarttığı rakamlarla hiçbir ilgisi yoktur. Söylediğim gibi bakımını yapmaktan aciz kaldıkları için kocaman bir algı oluşturmaya çalışmaktadırlar. İstanbul’da var olan dikey bahçe olarak da isimlendirebileceğimiz duvar uygulamalarının tamamı yaklaşık 55 bin metrekaredir. Bunun tam 36 bin metrekaresi doğal yeşil bitkidir. Geri kalanı kompozittir. Bütün alanların her şey dahil aylık ortalama bakım maliyeti 720 bin TL’dir. İddia ediyorum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tanıtım mecralarına astığı belirsiz sloganlarının ve kişisel iletişim harcamalarının aylık maliyeti bu rakamın üstündedir. Burada meselenin maliyet olmadığı çok açıktır. Mesele iş yapma niyetlerinin olmaması ve İstanbul’un geri götürülme meselesidir. Ve size şunu sormak istiyorum; iyi ve güzel olan her şeye bu kadar karşı çıkabilmeyi nasıl beceriyorsunuz? Ak Parti döneminde yapıldı diye sırf çamur atmak ve kötülemek için bu güzelliklere nasıl kıyabiliyorsunuz? Bu yaptığınızı şuna benzetiyorum. Karşısındakinin güzelliğini çekemeyen birinin onun yüzüne kezzap atarak güzelliğine zarar vermesi haberlerini zaman zaman gazetelerden okuruz. Yoksa siz de daha iyisini yapamayıp kıskandığınız için İstanbul’un yüzüne kezzap mı atıyorsunuz? Dikey bahçe uygulamalarına bir de şu pencereden bakalım. İstanbul gibi kalabalık metropollerde yeşil bitki örtüsünün şehre olan faydası inkar edilemez. Bu uygulamaların maksadı, hızla gelişen kentleşmenin yıkıcı etkilerini en aza indirgemek ve kentsel yaşam alanındaki insanlara yeşil mekan alternatifleri ve imkanları sunmaktır. İklimsel değişikliğin gündemdeki etkisini arttırmasıyla dikey bahçelerin kent yaşamındaki yeri de gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Kentlerdeki yapıların bu dikey bahçeler sayesinde artık hissedilebilir düzeylere ulaşan iklim problemine bir çözüm getireceği düşünülmektedir. Çok kısa bir geçmiş olmasına rağmen bu uygulamalar halkımız tarafından çok benimsenmiş ve farklı üniversitelerden 19 bilimsel teze konu olmuşlardır. Bu bilimsel araştırmalar da göstermiştir ki; dikey bahçe uygulamaları ile yapıların bitkilendirilmesi çok çeşitli faydaları da beraberinde getirmektedir. Kentsel dikey bahçelerin ekolojik, estetik ve çevresel faydaları; oksijen üretimi, karbon emilimi, ses yalıtımı, börtü böcek için yer temini, toz tutma, insanların iyi hissetmesi. Siz bir yönetim iradesi ortaya koymuş olabilirsiniz. ’Ben İstanbul’da yeşil istemiyorum’ diyebilirisiniz. Ama bunu yaparken her konuda olduğu gibi bahanelere sığınmak ya da geçmişe çamur atmaktan vazgeçmelisiniz. Çıkıp açık açık ben yönetemiyorum. Ben beceremiyorum, iki bitkinin bakımını yapmak bana zor geliyor demelisiniz. Bu konuda ben İstanbulluları doğru bilgilendirme ve sizi de uyarma görevimi yerine getirdim. Bundan sonrası size kalmış. Gerçi göreve geldiğiniz günden bu yana Ak Parti döneminde yapılmış ve açılışa hazır hale getirilmiş Kemerburgaz’daki Kent Ormanını açmak ve Hacı Osman’da yüzyıllardır var olan ormana tabela asarak ben yaptım demekten başka İstanbul’a bir fidan bile dikememiş bir yönetimden, yeşil konusunda fazla şey bekliyoruz galiba."