Almanya Başbakanı Olaf Scholz dış politikada üzerindeki baskıyı kırma peşinde

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ukrayna krizinde sergilediği tutumdan dolayı eleştirilerin hedefi olmaya devam ederken ülkesinin Batı kamuoyunda güvenilir ortak olmadığı algısını kırmaya çalışıyor

BERLİN (AA) - Alman hükümetinin Ukrayna krizindeki çekingen tutumu ve Şansölye Scholz’un müttefik ülkelerle yaptığı ve yapacağı görüşmeler Berlin siyasetinde önemli konuların başında yer alıyor.

Scholz’un iki aylık performansı değerlendirildiğinde, dış politika konularında hazırlıksız yakalandığı yorumları yapılıyor.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partiden (FDP) oluşan koalisyon hükümetinin başbakanı olarak 8 Aralık 2021’de göreve başlayan Scholz, iç politikada Kovid-19 salgınıyla mücadeleye yönelirken dış politikada Rusya’nın Ukrayna sınırına askerleri konuşlandırması sonucunda gerginliğin arttığı Ukrayna kriziyle karşı karşıya kaldı.

Scholz ve ülkenin ilk kadın Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, hükümetin politikasını Rusya ile görüşme kanallarını kapatmama ve krizi diplomatik çabalarla çözme üzerine kurdu.

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı müttefiklerin Ukrayna’ya silah desteğine rağmen Almanya’nın Ukrayna’nın silah taleplerine olumsuz cevap vermesi, tepkileri de beraberinde getirdi.

Almanya Savunma Bakanı Christine Lambrecht’in Ukrayna’ya askeri destek olarak sadece 5 bin miğfer göndereceğini açıklaması ise Ukrayna'da tam bir hayal kırıklığı yarattı.

Ukrayna krizinde sergilenen bu tutum, Batılı müttefiklerde Almanya’nın güvenilir bir ortak olup olmadığı sorusunu gündeme taşıdı.

Alman Şansölye Scholz'un olaylara bakışı ve yönetim tarzı hem müttefiklerinin hem de ülke kamuoyunun tepkisini çekiyor.

Güvenlik uzmanı ve eski Alman diplomatı Wolfgang Ischinger, ülke basınına yaptığı açıklamada, Alman hükümetini Kuzey Akım 2 boru hattı projesi ve Ukrayna’ya silah verme konularında “beceriksizlik”le suçlayarak Almanya’nın birçok ortağının güvenini kaybettiği veya kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu yorumunu yaptı.

Fransız ve İngiliz liderlerinin Ukrayna krizinde aktif rol aldığının görülmesine rağmen Scholz’un hala çekingen davranması Hristiyan Demokrat Birlik Partisinden (CDU) "Scholz nerede. Ne yapıyor?“, "Almanya’nın dünyadaki imajına zarar verdin”, "Müttefiklerin Almanya’ya güvenini sarstın” eleştirilerinin gelmesine yol açtı.

Tepkileri savmak için diplomatik atağa başlayan Scholz, 7 Şubat’ta ABD’de Başkan Joe Biden ile görüştü, ertesi gün de Fransa ve Polonya Cumhurbaşkanlarını başkent Berlin’de kabul etti.

Scholz’un Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Boru Hattı’nın Rusya’ya uygulanacak olası yaptırımlar arasında yer alıp almayacağı konusunda net bir pozisyon sergilememesi ve Estonya’nın eski DDR’den kalan obüslerin Ukrayna’ya vermesini veto etmesi, özellikle ABD basınında tepkilerle karşılandı.

ABD Başkanı Joe Biden, Washington'da 7 Şubat'ta Scholz ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Rusya'dan Almanya'ya doğal gaz taşımak için inşa edilen "Kuzey Akım 2" projesi konusunda, "Başbakan Scholz'den güvence aldınız mı? Almanya bu projenin fişini çekecek mi?" sorusuna, "Rusya (Ukrayna'yı) işgal ederse bu tankların ve askerlerin Ukrayna sınırını geçmesi anlamına geliyor, Kuzey Akım 2 artık olmayacak, son vereceğiz. Söz veriyorum, bunu yapacağız.'' cevabını verdi.

Scholz'un ise egemen bir devletin Başbakanı olarak Biden'in sözünü düzeltme ihtiyacı duymaması, aksine projenin adını anmadan, "Yaptırım durumunda bir ve birlikte hareket edeceğiz." değerlendirmesinde bulunması da Alman basınında eleştiri konusu oldu.

Baltık ülkelerinin başbakanlarıyla bugün görüşecek olan Scholz, 14 Şubat Pazartesi günü Ukrayna'nın başkenti Kiev’e, 15 Şubat Salı günü ise Rusya'nın başkenti Moskova’ya gidecek.

CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, Scholz’un ABD'nin başkenti Washington’a ziyaretini geç yaptığı eleştirisinde bulunarak Scholz’un ABD’de Almanya’nın güvenilirliği konusunda Washington'da ortaya çıkan şüphelerden kısmen sorumlu olduğunu belirtti.

Merz, basın toplantısında, Biden’in “Rusya’nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda bunun Kuzey Akım 2’nin sonu olacağına ilişkin açıklamasına işaret ederek ABD Başkanının Kuzey Akım ile ilgili bu kadar sert bir şekilde açıklama yapması ancak Scholz’un bu konuda hiçbir şey söylememesinin Almanya-ABD ilişkilerinde çatlakların olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Almanya’nın güvenilir bir ortak olduğunu göstermeye çalışan Scholz, sadece “Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda bunun bedelinin çok ağır olacağı” ve “tüm seçeneklerin masada olduğu” söylemekle yetindi.

Biden’in basın toplantısında “Almanya’nın güvenilir bir müttefik olduğunu ve bundan kuşku duymadığını” birkaç kez yinelemesi, ABD’de Almanya’nın güvenli ortak olmadığı algısını düzeltmeye çalıştığı şeklinde yorumlandı.

Almanya Başbakanı Scholz da ABD ziyaretinde bu algıyı değiştirmek için yoğun çaba sarf ettiğine ve bir ABD televizyon kanalına uzun ve İngilizce röportaj verdiğine işaret edildi.

Hem Washington’da hem Berlin’de müttefiklerle bir araya geldiği toplantılarda son bir aydan beri söylediğinden faklı bir şey söylemeyen Scholz'un, ABD Başkanı'ndan destek aldığı görülüyor.

Ancak Scholz’un ABD kamuoyunu ve diğer müttefikleri ikna edip edemediği gelecek aylarda izleyeceği politikaya bağlı olacak.


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri

Polis İ̇ntiharları Sürüyor!
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını açıkladı
Özgür Özel'den İktidar Vurgusu
Erdoğan ve Yargıtay Başkanı'ndan yeni anayasa çağrısı
Erdoğan'dan öğretmen ataması açıklaması