MOSKOVA (AA) - Rusya’nın bağımsızlığını tanıyarak asker göndermeye başladığı Ukrayna’nın Donbas bölgesindeki sözde yönetimlerin "sınır iddiaları”, bölgede yeni problemlere kapı aralayacak.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki sözde cumhuriyetleri tanıması, Moskova’nın "hangi sınırları" dikkate alacağı ve başlattığı askeri müdahaleyi nerede durduracağı sorusunu beraberinde getiriyor.
Putin’in ifadesiyle “Rusya, bu yönetimleri tanırken onların anayasasını ve diğer resmi belgelerini de tanımış” olacağından her iki yönetimin sözde anayasasında ilan ettiği sınırlar, Moskova tarafından kabul edilmiş olacak.
Sözde yönetimlerin belgelerinde yer alan sınır iddiaları
Sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin anayasasında yönetimin sınırlarının “kuruluş gününde var olan sınırlarla belirlendiği” kaydediliyor.
İlgili yasada bu sözde sınırlar için Harkiv, Dnipro, ve Zaporojya bölgesi idari sınırlarına komşu olan “kara suları dahil Donetsk bölgesinin tamamının” tarifi veriliyor.
Sözde Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin de anayasasında yönetimin sınırlarının “kuruluş gününde var olan sınırlarla belirlendiği” ifade ediliyor.
Yasalarında ise sözde sınırlar için Harkiv bölgesi idari sınırlarına komşu olan “Luhansk bölgesinin tamamı” tarif ediliyor.
Rusya yanlısı ayrılıkçıların “bugün kontrolünde olan bölge” ise Donetsk ve Luhansk şehir merkezleri etrafında bulunuyor.
Rusya’nın sınırları tanıması müdahalenin boyutları konusunda ipucu verebilir
Her iki idari birime ait kalan bölgeler yani “ayrılıkçıların hak iddia ettiği sınırlar, bugün Ukrayna ordusunun” kontrolünde yer alıyor.
Rusya’nın bu sınırları tanıması, Ukrayna topraklarına yönelik askeri müdahale ve sevkiyatların uzanacağı alana dair fikir verebilir.
Zira Putin, Kiev yönetimi ile ayrılıkçılar arasında çatışmaları durduran Minsk anlaşmalarının Kiev yönetimince öldürüldüğünü söyleyerek, bu anlaşmaların artık yok hükmünde olduğunu ilan etti.
"Minsk anlaşmalarının yok olması" demek temas hattını da kaldırıyor
"Minsk anlaşmalarının yok hükmünde olması" demek ise ateşkesin ortadan kalkması, Ukrayna ordusu ile ayrılıkçılar arasında ateşkes ile birlikte her iki tarafın da ağır silahları geri çekmesini gerektiren “temas hattının ortadan kalkıyor olması” anlamına geliyor.
Rusya, Ukrayna ordusunun uzun süredir bu temas hattına iyice yaklaştığını, 120 bin civarında asker ve ağır silahlar konuşlandırdığını, dolayısıyla temas hattıyla ilgili anlaşma maddelerinin ihlal edildiğini öne sürüyor.
Rusya, her iki yönetim ile yaptığı anlaşmada bu bölgelerde barışın sağlanması için askeri yardım desteği sözü verdi. Hemen arkasından Rusya Parlamentosunda yurt dışına asker gönderme konusunda Putin’e yetki veren karar onaylandı.
Bölgeye gönderilecek toplam Rus askeri sayısı, faaliyet alanları, görevleri ve bölgede kalma süreleri ise Rus anayasası gereği Putin tarafından belirleniyor.
Rus askerinin "bahsedilen yönetimlerin sınırlarının güvenliğini" sağlamaya yönelik operasyonlara destek vereceği tahmin ediliyor.
Donbas’ta bulunan sivillerin, Rusya’nın Rostov bölgesine tahliyesi kararları da bölgedeki askeri çatışma ve müdahalenin boyutlarının büyüyebileceği iddialarını destekliyor.
Ayrılıkçıların Karadeniz'de kontrolü sağlayacak Mariupol gibi stratejik bölgelere Rus askeri birliklerini konuşlandırması halinde çatışma sahası genişleyecek.
Donbas krizi
Ukrayna’da 2014’te meydan olaylarının ardından Batı yanlısı hükümetin yönetime gelmesi ve Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in ülkeden kaçmasıyla birlikte Rus etnik kökenine sahip nüfusun yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Luhansk bölgelerinde ayrılıkçılar, Kiev yönetimine karşı çıkarak yönetimler ilan etti.
Dünyada o günlerde hiç kimsenin tanımadığı ancak Rusya’nın destek verdiği sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni ilan eden ayrılıkçılarla Kiev yönetimi güçleri arasında sert ve kanlı çatışmalar yaşandı.
Çatışmaların durdurulmasına yönelik 2014 ve 2015’te Minsk anlaşmaları imzalansa da ateşkes ihlalleri devam etti ve bugüne kadarki çatışmalarda 14 bin civarında insanın hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Rusya, son aylarda Ukrayna sınırında yaptığı askeri yığınağın ardından sabaha karşı bazı kentlere askeri müdahale başlatmıştı.