ANTALYA (AA) - Antalya'da gerçekleştirilen "HIMSS Eurasia Sağlık Bilişimi ve Teknolojileri Konferansı ve Fuarı"na katılan Bahat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 salgınının, sağlıkta özelin, üniversite ya da kamunun bir bütün olduğunu gösterdiğini söyledi.
Salgın sürecinde sağlık hizmeti verenler ile kalite üreten, yazılım yapan, tıbbi sarf malzemeci ve ilaççıların aynı potada olduğunu gördüklerini vurgulayan Bahat, "Sağlıktaki tüm planlamaların olağanüstü durumlara göre yapılması gerekiyor. Ülkemizin bu süreçte sıkıntı çekmemesinin sebeplerinden biri krize hazırlıklı yakalanmasıdır." diye konuştu.
Bahat, salgına girerken yeni hastanelerin yanı sıra özel, şehir, üniversite ve devlet hastanelerinin olmasının avantaj sağladığını ifade etti.
Sağlıktaki tedavinin yanı sıra sağlık turizmi için potansiyelin önemine işaret eden Bahat, şunları kaydetti:
"Türkiye hizmet ihracatında özel hastanelerle sağlık turizminden 2,5 milyar dolardan fazla gelir elde eden bir ülke. Burada ihracatını sadece bununla sınırlı bırakmadan yazılım ihracatını, tıbbi malzeme ve sarf malzemesi ihracatına dönüştürdü. İnşallah ilaç ve aşı ihracatına da dönüştürecek. Çünkü nüfusunun yüzde 50'si 32 yaşın altında olan bir ülkeyiz. Çok iyi yetişmiş gençlerimiz var. Çok kolay öğreniyorlar. Evet zor günlerden geçiyoruz, koronavirüs dünyayı ve ülkemizi çok sarstı. Ancak bizim görevimiz ümitsizlik üretmek değil, çare üretmek. Türkiye özellikle sağlık hizmeti, sarf malzeme ve yazılımların ihracatında önümüzdeki 5 yılda hatta daha kısa bir sürede 10 milyar dolarlık hedefe ulaşacaktır. Özellikle sağlık yazılımlarında Türkiye çok ileride."
"Özel hastaneler salgın sürecinde yükün yüzde 30'unu aldı"
Sağlıkta ölçülemeyen bir şeyin değerlendirilemeyeceğini anlatan Bahat, "Sağlıkta yazılımlar maliyetleri çok düşürür, kaliteyi, ölçülebilirliği ve denetlenmeyi artırır. Kamunun da bizi denetlemesini artırdı. Bundan sonra sağlıkta daha çok yazılımları, robotları konuşacağız." diye konuştu.
Sağlık Bakanlığının e-Nabız uygulamasıyla önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan Bahat, salgın döneminde kimin temaslı, kimin aşısız olduğunun, kimin kuralları ihlal ettiğinin kolayca belirlenebildiğini aktardı.
Salgının yeni uygulamalar sayesinde daha iyi yönetildiğini belirten Bahat, "Özel hastaneler salgın sürecinde kamunun yükünün yüzde 30'unu aldı. Bu önemliydi, bir tek yatağa bile ihtiyacın olduğu durumda kamunun emrine girdiler. Tüm kaynaklarını seferber ettiler. Türkiye'de hiçbir hasta, başka ülkelerdekinin aksine acillerde, yataksız ya da tedavisiz kalmadı. Bu da sektör olarak bizim onurumuz, gururumuz." değerlendirmesinde bulundu.