İSTANBUL (AA) - Türkiye'nin ilk Türk müziği ilkokulu, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müfredatında yer alan derslerin yanı sıra verdiği müzik eğitimiyle ülkelerini uluslararası ölçekte temsil edebilecek sanatçıların küçük yaşlardan itibaren yetiştirilmesine katkı sunuyor.
Üsküdar'daki Palet Türk Müziği İlkokulu, geleneğin gelecekle buluştuğu bir eğitim anlayışı ile müziğin beraberinde getirdiği edep, nezaket ve asalet duygularına sahip tam donanımlı sanatçılar yetiştirmek için 2019-2020 eğitim-öğretim döneminde hizmete başladı.
Türkiye'yi uluslararası ölçekte temsil edecek sanatçıların küçük yaşlarda yetiştirilmesi gerektiği fikrini kendisine düstur edinen kurum, Türk müziği temelli bir eğitim modeli uyguluyor. Kurumun eğitim kadrosunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TRT sanatçıları ile alanında uzman akademisyenler yer alıyor.
Ut, kanun, keman, ney, tambur, klasik kemençe, kabak kemane, mey, kaval, balaban, ritim sazlar (kudüm/bendir/ daire), bağlama gibi enstrümanların yer aldığı meslek sazı dersleri, müziğin ilmi detaylarının bulunduğu solfej-nazariyat, usul (ritim) uygulama dersleri, ses eğitimi-repertuvar, oyunlu müzik tarihi, müzik edebiyatı gibi detayları içeren toplu meşk dersleri, geleneksel sanat dersleri çocuklar için özel materyal ve tekniklerle yeniden yorumlanıyor.
Unutulmuş birçok geleneksel kaynak öğrenciler için tekrar çalışılırken, üstatlarınca hazırlanan henüz basılmamış ders notaları yeniden revize edilerek öğrencilere sunuluyor.
Bu eğitim tarzı için özel olarak geleneksel mimariden esinlenilerek tasarlanan, sınıfları kubbeli inşa edilen ve avlusu bulunan okulda, Türk müziği tarihinden enstrüman bilgisine, ses kayıt tarihinden bestecilere, bestelere, formlara ve usullere kadar Türk müziğinin hemen her alanına temas eder mahiyetteki ülkenin ilk tematik Türk Müziği Müzesi de yer alıyor.
Sanat eğitiminin aktivitelerle buluştuğu okulda, müze alanındaki "Çarkıplak" isimli oyun aletinde, seçilmiş sözlü ve enstrümantal Türk müziği eserleri ve bestecilerinin yer aldığı çarklar eşleştirilerek beste çalınabiliyor.
Ayrıca, okulda ses kayıt stüdyosu, 140 kişilik konser salonu, enstrüman yapım atölyesi, robotik atölyesi, ahşap atölyesi, dijital ses ve müzik ihtisasına hakim kitap arşivi, toplantı ve bireysel çalışma odaları ile kapalı spor salonu da bulunuyor.
Müzik enstrümanlarının da sergilendiği kurumda, karekod sistemiyle bu enstrümanlara ilişkin detaylı bilgilere erişilebiliyor.
"Okulumuzun emsali bir okul Türkiye'de bulunmamakta"
Palet Türk Müziği İlkokulu Kurucu Temsilcisi Yüce Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun bir hazırlık sürecinin akabinde 3 yıldır aktif eğitim hayatını sürdüren bir kurum olduklarını söyledi.
Okullarını, "Türkiye'nin ilk Türk müziği ilkokulu" olarak lanse ettiklerini belirten Gümüş, "Okulumuzun emsali bir okul Türkiye'de bulunmamakta. Dünyada da çok az örnekleri var. Müzik ve sanat eğitimine küçük yaşta başlanıldığında çok farklı bir seyirde insanların yetiştiğini müşahede ettik ve ülkemizde de böyle bir örnek yoktu. Bu açığı kapatma doğrultusunda böyle bir okulu vücuda getirmek için çalışmalar yaptık." dedi.
Öğrencilerin okula yetenek sınavıyla kabul edildiklerini söyleyen Gümüş, yaşları çok küçük olduğu için objektif bir değerlendirme yapmak adına klasik yetenek ve işitme sınavlarında bazı farklılıklara sahip olduklarını anlattı.
Gümüş, örgün eğitimin de verildiği bir ilkokul olduklarına değinerek, öğlene kadarki blokta örgün eğitim derslerinin görüldüğünü, öğleden sonraki blokta da müzik ihtisas dersleri ve İngilizce, geleneksel-görsel sanatlar gibi birçok branş dersinde de çocukların eğitim almaya devam ettiklerini kaydetti.
Yetenek sınavını yaparken, öğrencilerin 1 hafta-10 günlük kurs sürecine tabi tutulduklarını, ayrıca PDR uzmanı, veli iletişim uzmanı ve bununla yetkilendirilen ekibin de velilerle mülakat yaptığını aktaran Gümüş, "Burada, öğrencilerimizin bu işe hazır olduğu kadar velilerimizin de evlatlarını böyle bir eğitime yönlendirme konusunda ne kadar hazır olduklarını anlıyoruz. Çeşitli notlarımızı alıyoruz. Bu da gerçekten öğrencilerin okula giriş yapmasında önemli bir unsur olarak karşımızda duruyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türk müziğini bir bütün olarak ele aldıklarını belirten Gümüş, "Halk müziği, klasik Türk müziği, Türk sanat müziği gibi ifadeleri çok kabul edemiyoruz açıkçası. Burada Türk müziğinin bütün detaylarına vakıf bir eğitim sergileniyor." diye konuştu.
Yüce Gümüş, ders içeriklerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Müzik müfredatı, özel olarak geleneksel meşk usulünden esinlenilerek oluşturuldu. Mesela toplu meşk adında bir dersimiz var. Eğer çocuğumuza bir eser öğretilecekse bunun önce edebi tarafı vurgulanıyor, ondan sonra müzikal tarafına geçiliyor. Türk müziği ritimleriyle çocuklarımızın hemhal olduğu bir dersimiz var. Tabii ki olmazsa olmaz solfej-nazariyat adı altında nota eğitiminin verildiği bir dersimiz var. Enstrüman eğitimleri veriliyor. Birinci sınıfımız biraz hazırlık mahiyetinde. İkinci sınıftan itibaren enstrümanlar seçiliyor ve ondan sonra bu önemli detay da müfredata dahil edilerek 3 yıl boyunca çocuklarımız enstrümanlarla haşır neşir olarak eğitimlerine devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, TRT sanatçıları, konservatuarlarda vazife yapan akademisyenler bize yoğun bir şekilde destek veriyor. 'Bir sanatçıyı sanatçı yetiştirir.' düsturundan hareket ediyoruz. Ama tabii ki bu hocalarımız kurumlarındaki vazifelerini aksatmadan burada eğitimlerini veriyorlar. Biz de onları gerekli eğitim detaylarıyla destekliyoruz. Pedagojik yönden, okul yönetimi, veli iletişimi tarzı eğitimcilerin çok vakıf olduğu bazı alanlarla alakalı bu sanatçı hocalarımızı biz de burada destekliyoruz. Bu şekilde en iyiye ulaşma noktasında çalışmalar yapıyoruz."
"En yetenekli çocukları alıp onlarla bireysel ilgilenilme usulüyle gidiyoruz"
Yüce Gümüş, çocukları çok ciddiye alarak bu eğitimi verdiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Öncelikle bu kültürün her türlü detayına vakıf olabileceklerini düşünüyoruz. 'Çocuktur, belli bir seviyeye kadar anlar.' gibi bir kısıtlamaya gitmeden, hocalarımızın birikimlerini onlara açıyoruz. Hiçbir sınır tanımaksızın bütün bilgileri aldıklarını müşahede ettik. Çocuklarımızın yaşı çok küçük olduğu için velilerimize ve ilgililere de bunları söylüyoruz; burada çocuklarımıza devam ettirmek isterlerse profesyonel müzisyen olabilecekleri altyapıyı veriyoruz. Ama belki de onlar başka mesleklere de yönelecekler. Fakat en ideal olan şey şu, keşke bir ut virtüözü kardiyolog olsa, kanun virtüözü hukukçu olsa. En asgari hedefimizde bunun olmasını temenni ediyoruz. Ama şu andaki başarıları hem akademik yönde hem de müzikal yönde son derece iyi. İnşallah da bu devam ettirilir."
Özel eğitim verilen bir kurum oldukları ve yetenek tarandığı için kontenjanlarının çok az olduğunu belirten Gümüş, "Mümkün mertebe en yetenekli çocukları alıp onlarla bireysel ilgilenilme usulüyle gitmeye devam ediyoruz. Tabii bunun da ekstra bir bereketi oluyor eğitimde de." değerlendirmesini yaptı.
İlerleyen süreçte ortaokul ve lise kademelerinde eğitim verme ihtimallerinin olup olmadığına yönelik Gümüş, "Biz aslında ilkokulda yoğunlaşmaktan yanayız. Bu anlamda uzmanlaşmak gibi bir niyetimiz de var. Birikimimiz de aslında bütün devreleri kapsıyor olmasına rağmen Türkiye'de ortaokuldan itibaren benzer kurumlar olduğu için buradan çıkan çocuklarımızı da onlara devrederek, kurumlar arasında da bir bütünlük olsun istiyoruz. Şu anda planlarımızda bir ortaokul kurmak yok ama neden olmasın." şeklinde konuştu.
Yüce Gümüş, ne kadar bir okul olarak lanse etseler de binalarını bir kültür merkezi olarak tasarlattıklarını, burada halka yönelik de pek çok faaliyet olduğunu aktararak, müzeyi gezmek ve verilen konserleri takip etmek isteyenleri okullarına davet etti.
"İleride müzisyen olmak istiyorum"
3. sınıf öğrencisi Zeynep Neva Cura da okulda solfej-nazariyat, usul uygulama, toplu meşk, drama gibi eğlenceli dersler gördüklerini belirterek, öğrenirken çok eğlendiklerini anlattı.
Cura, "Bu okulda olduğum an çok mutluyum. Çok eğleniyoruz. Dışarıya çıkıyoruz, güzelce oynuyoruz. Futbol oynamayı çok seviyoruz. Müzik derslerimiz çok iyi geçiyor. Öğretmenimizden usul uygulamada usuller, toplu meşkte ilahiler ya da şarkılar öğreniyoruz." dedi.
Kendisinin de kanun çaldığını aktaran Cura, "Kanun çok güzel bir enstrüman. Ben çok sevdim. Hem kolay çalınıyor hem eğlenceli. Çok kolay taşıyorum artık alıştığımdan." ifadesini kullandı. Cura, ileride müzisyen olmak istediğini belirterek, babasının da ses sanatçısı olduğunu, bu nedenle müziği çok sevdiğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Elif Küçük