Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gereontoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Başıbüyük, korona virüs sürecinin en çok eve kapanmak zorunda kalan yaşlıları etkilediğini belirterek, "Sabah evden çıktığımızda muhtemelen trafik kazası geçirme riskimiz, ölüm riskimiz aşı olduğumuzda karşılaşacağımız riskten belki 100 bin kat, belki 1 milyon kat daha fazladır" dedi. Prof. Dr. Başıbüyük, çağrı merkezine gelen telefonlarda yaşlıların aşı konusunda bir tereddütlerinin olduğunun görüldüğünü de ifade ederek, "Yüzde 30-37'lik kesimin aşı olmayı düşünmediği yönündedir. Bu tereddütlerini gidermeye çalıştık" diye konuştu.
Akdeniz Üniversitesi bünyesinde kurulan ve yaşları 60 ile 92 arasında değişen vatandaşların eğitim gördüğü Akdeniz 60+Tazelenme Üniversitesi'nde yeni tip korona virüs (Covid-19) tedbirleri çerçevesinde eğitime ara verildi. Evden çıkmalarına belirli saat aralığında izin verilen yaşlılar, kafalarındaki en büyük soru işareti olan aşı noktasındaki endişelerini görüntülü olarak uzmanına sorabiliyor. Yaklaşık 3 bin öğrencisi bulunan Akdeniz 60+Tazelenme Üniversitesi öğrencisi yaşlıların sorularını Prof. Dr. Hasan Hüseyin Başıbüyük cevaplıyor. Yaşlılar en çok "aşının yan etkisi, hangi ülkeden gelen aşı güvenli, aşı olmalı mıyız, aşıdan korkmalı mıyız, 65 yaş üstü aşı olsun mu, aşı yüz felci yapar mı" sorularına cevap arıyor.
Gereontoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Başıbüyük, korona virüs tedbirleri çerçevesinde uygulanan kısıtlamaların çoğunlukla yaşlıları etkilediğine dikkat çekti. Son düzenlemelerle yaşlıların kısa süreliğine dışarı çıkabildiğini dile getiren Başıbüyük, "Bunun en önemli nedenlerinden biri de bizim yaşla birlikte alt ikincil hastalıklarımızın olma ihtimalinin artması endişesiyle bu grubun salgına daha açık hale gelmesine neden oluyor. Yapılan aslında onların iyiliği şekilde düşünülüyor. Diğer taraftan bu yaşlılar içinde büyük bir yük haline gelmeye başladı. Biz mutluluğu iyi oluş halini yaşlılarda, sosyal çevreleriyle birlikte zaman geçirmeyi, dışarı çıkmaları vakitlerini değerlendirmeleri olarak tanımlıyoruz. Bundan büyük ölçüde yoksun kaldılar, tam dersi bir durum oldu. Önceden yaşlılarımıza dışarı çıkın, aktif olun, iyi vakit geçirin, dostlarınızla birlikte olun diyorduk, bugün maalasef bunu söylemekten uzağız" diye konuştu.
"Bir kat daha fazla etkiliyor"
Pandeminin toplumun tüm kesiminin yanında yaşlıları bir kat daha fazla etkilediğini işaret eden Başıbüyük, "Biz hareketi, aktifliği öneriyorduk. Şimdi içeride ne kadar aktif olabilirler. Bu durumda içeride kaldıkları sürece yaşlılarımıza 5-10 dakikada bir kalkıp yürümeleri, hareket yapmaları, bütünüyle oturur halde kalmamalarını öneriyoruz. Sosyal çevre başka bir sorun. Yalnız yaşayan bir yaşlımızın yanına arkadaşları ve akrabalarının gelmeleri de sınırlandı. İnsanlar bu riski alıp taşıyıcı olarak yaşlılarını ziyaret etmeyebilirler. Bu da yaşlılarımızın psikolojik yönden durumlarının önem kazanmaya başladığını gösteriyor. Zamanlarını kaliteli geçiremeyen insanlar evde çeşitli sorunlar yaşayabilirler. Bu durum bütün dünyayı etkileyen bir felaket. Dünya çapında 90 milyon kişi bu virüsle enfekte olmuş, bir o kadar da insan belirti olmadan geçiriyor. Dünya popülasyonunun önemli bir kısmı virüsle karşılaşmış durumda" ifadelerine yer verdi.
"Zinciri aşı ile kırabiliriz"
Başıbüyük, virüsün bu kadar etkileşim halinde olması sonucunda bir immünite direnç oluşacağını kaydederek, kitlesel bağışıklığın olabilmesi için dünya nüfusunun yüzde 80'inin bu hastalıkla karşılaşmasının öngörüldüğünü söyledi. Doğal bağışıklığın yanında ikinci önemli konunun aşı olduğunun altını çizen Başıbüyük, "Bu bulaş zincirini ancak aşı yaparak yada buna yakalanarak yada bulaş yolunu keserek durdurabiliriz. Şimdiye kadar yaptığımız bulaş zincirini kırmayı ve sönümlenmesini bekliyorduk. Belli başarılarda sağlandı. Ülkemizde hafta sonu kısıtlamalar bile aralık ayında pik yapan salgının rakamlarını aktif vaka sayısını ölüm oranlarını yavaş yavaş düşürmeye başladı. Bulaş zincirinin kırılmasında kapanma yada sosyal izolasyon etkili oluyor. Ama bunu sonsuza kadar sürdüremiyoruz. Dolayısıyla aşı son derece önemlidir" dedi.
"Önyargıyla yaklaşmak doğru değil"
Aşı konusunda doğru olmayan söylemlerin olduğundan yakından Başıbüyük, bilgi kirliliğine kulak verilmeden hangi aşıya önem verilmesi gerektiğini belirtti. Hangi aşı olursa olsun belirli güvenlik testlerinden geçtiğini vurgulayan Başıbüyük, "Çin aşısının ara raporları var. Brezilya'da yapılan raporları var. Geniş yaş aralıklarında denenmiş etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmıştır. Aşı olarak alacağımız risk, çok daha düşük olacaktır. 60 yaş üstü ve bir alt hastalığı olan yaşlılarımız salgını daha ciddi geçiriyor ya da ölüm yüzdeleri yüksek oluyor. Ülkemizde ve dünya genelinde de durum böyle. Bana aşı önerildiği zaman hangi aşı olduğuna bakmadan olurum. Buna karşı bir önyargıyla yaklaşmak doğru bir davranış değil. Tüm dünya literatürü bunu söylüyor. Diğer şekilde biz sürü kitlesel bağışıklık olmasını beklersek bu çok riskli ve uzun dönemler alabilir" diye konuştu.
"Aşı elimizdeki tek şans"
Covid-19'un bundan sonra toplumda hep varolacağını kaydeden Başıbüyük, "Aşı olduk, koruma önlemi aldık geçirdik, virüse yakalanmayacağız diye bir şey muhtemelen olmayacak. Öyle görünüyor ki normal mevsimlik grip gibi insan nüfusu içinde varolmaya devam edecek. Bizi içerilere kapatan bir hastalık olmaktan çıkaracağız. Grip sezonu geldiği zaman insanlar dışarı çıkmamazlık yapmıyor. Bunu neyle yapacağız, bunu kitlesel aşı ile yapacağız. Böylece bulaş zinciri kırılacak. Virüs için öldürücü olmaktan fazla kişiye bulaşmak avantaj olmaktan çıkacak. Virüs kendisi için ortam varsa orada evrimleşiyor. Tersi ise ortamı yoksa aşı, izolasyon, ilaç ile kırarsak artık aşırı saldırgan ya da bulaşıcı olmaktan çıkacak. Süreç içinde popülasyonda daha ılımlı hastalık yapma yönünde bir evrimleşme bekliyoruz. Ama bu uzun dönemde olacak. Ama bunu yapabilmek için aşı elimizdeki tek şans. Sabah evden çıktığımızda muhtemelen trafik kazası geçirme riskimiz, ölüm riskimiz aşı olduğumuzda karşılaşacağımız riskten belki 100 bin kat, belki 1 milyon kat daha fazla" dedi.
"Tereddütleri var
Türkiye'de 65 yaş üstü nüfusun yüzde 10'lara yaklaştığını dile getiren Başıbüyük, "Antalya emekli kenti olarak biliniyor ve Türkiye ortalamasının biraz üstünde. 10-12 kişiden biri Antalya'da 65 yaşın üzerinde. Çağrı merkezimize gelen telefonlarda yaşlılarımızın aşı konusunda bir tereddütlerinin olduğudur. Yüzde 30-37'lik kesimin aşı olmayı düşünmediği yönündedir. Bu tereddütlerini gidermeye çalıştık" dedi.
"Kesin çözüm"
Aşıların dünya genelinde birçok hastalığın çözümünde kesin çözüm olduğunun altını çizen Başıbüyük, "Aşı kendi başına denenmiş etkinliğini, rüştünü ispat etmiş bir yaklaşımdır. Bunu hangi ülkeden nasıl olduğuna bakmaksızın olmakta yarar var" dedi.
"Sık sorulan sorular"
En sık sorulan sorunun aşının yan etkisi olduğunu aktaran Başıbüyük, "Aşının yan etkisi ciddi bir sonuçlanma oranı neredeyse azdır. Şu anda bir acil durum yaşıyoruz, insanların bunu bilmesi gerekiyor. Aşı süreçleri etkinliğinin gözlemlenmesi yıllar alan süreçtir. Ama yeni bir durumla karşı karşıyayız. Şu an dünyada acil SOS durumu var. Birazda acele edilmesi ondan. İnsanların kişisel tercihi aşı olmak ama toplum sağlığı açısından da aşı olmalarını tavsiye ederim" dedi.