Metin Sipahioğlu: "eze Eze Alınmış Bir Şampiyonluk 2010-2011 Sezonu"

En anlamlı şampiyonluklarını 2010-2011 sezonunda elde ettiklerini söyleyen Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, "Söke söke, alın terimizle...

En anlamlı şampiyonluklarını 2010-2011 sezonunda elde ettiklerini söyleyen Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, "Söke söke, alın terimizle alınmış, eze eze alınmış bir şampiyonluk 2010-2011 sezonu" dedi.

Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, sarı-lacivertli camianın gündemine ilişkin kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu. Öncelikle programa neden katıldığını anlatan Sipahioğlu, "Fenerbahçe demek milyonların ortak sevdası demek. Fenerbahçe hepimizin çocukluk aşkı, hepimiz adına ailelerimizden sonra gelen en büyük varlığımız. Fenerbahçe milyonların ortak sevdası, tutkusu ve milyonlarca Fenerbahçeli olarak hepimiz aynı gemideyiz. Başarılara, şampiyonluklara omuz omuza yürüyüşler yaptığımız bir birliktelik, bir gemi. Teşbihte hata olmazsa gemi olarak adlandırmak istiyorum. Bu camianın yönetiminde bugün bir ekip olur, yarın başka bir ekip olur. Ekipler değişir ama hedef hep aynıdır bu bayrak yarışında. Her zaman için camianın ileri gidebilmesi, başarılar yakalayabilmesi, yeni nesillerin daha çok Fenerbahçeli yetişmesi. Bu durumda da içinde bulunduğumuz süreçte mevcut yönetim olarak inisiyatif alıp, sorumluluk alıp gündeme dair bazı gördüğümüz tespitleri yapmak zorundayız. Bunları kamuoyuyla, camiamızla, değerli taraftarlarımızla paylaşmak mecburiyetindeyiz. Bugünkü programı yapma nedenimiz de gördüğümüz bazı tespitleri tüm camiamızla, sorumluluk duygusuyla paylaşmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"Mevcut oyuncu grubu sanki 6 yıldır buradaymış gibi yansıtmak adaletsiz"

Sarı-lacivertli taraftarlara da seslenen Metin Sipahioğlu, "Son 6 sezonda, biz ilk göreve geldiğimizden beri 2 sezonda şampiyonluk yaşatamadık, bizden önceki dönemde de 4 sezon şampiyon olamamıştık, son 6 sezonda 0 şampiyonluk yaşayan bir Fenerbahçe tablosu var. Fenerbahçe'nin tarihinde çok alışık olmadığımız bir tablo. En uzun Aralık 1989-1996 arası, 7 sezon üzerine şampiyon olan bir Fenerbahçe var. Bu seneyle beraber şu an o durumdayız aslında. O yüzden taraftarlarımızı anlayabiliyoruz ama şunun altını özellikle çizmek istiyorum; öyle bir algı var ki bizim şu andaki bu sene yaptığımız 18 yeni transfer, teknik kadromuz, Sportif Direktör kadromuza baktığımız zaman son 6 sezondaki başarısızlık ve bunun getirdiği doğal sabırsızlık bu sezonki oyuncu kadrosu ve teknik, idari kadronun üzerine kalıyor gibi bir durum var. Oysaki herkese şunun altını çizerek hatırlatmak isteriz; bu oyuncular yepyeni oyuncular, henüz Fenerbahçe Spor Kulübü'nün çubuklu formasıyla henüz 14 resmi maç oynadılar. Keza teknik kadromuz, sportif yönetim kadromuz da aynı şekilde. Son 6 sezondaki tabloyu anlayabiliyoruz, hepimizin taraftar olarak hissettiği sabırsızlık ortada ama bunu mevcut oyuncu grubu sanki 6 yıldır buradaymış gibi yansıtmak da biraz adaletsiz ve sağlıksız bir yaklaşım oluyor camiamız açısından" diye konuştu.

"Her hafta bu takım bir kırılma maçına çıkıyormuş havasına bürünülüyor"

Oynadıkları her müsabakanın kamuoyuna kader maçı olarak yansıtıldığını ve bunun da futbolcular üzerinde baskı oluşturduğunu sözlerine ekleyen sarı-lacivertli yönetici, "Futbol özelinde ligin 14. haftası oynanmışken henüz, 14 haftada biz iletişim anlamında analizlerimize, verilerimize baktığımız zaman her hafta bu takım bir kırılma maçına, bir kader maçına çıkıyormuş havasına bürünülüyor. Doğal olarak bunu futbolcularımız da hocamız da idari kadromuz da hissediyor. Sonuçta futbol tüm sporlar gibi bir performans oyunu. Ortaya performans koyulması gereken bir oyun. Sahada performansı, kulübede performansı koyacak olan bu kadrolarımızın maalesef performansları doğal olarak etkilenir durumda. Son maç sonrası Mert Hakan'ın yaptığı açıklamaları hepimiz gördük ve hak verdik. Birçok taraftarımız da hak verdi. Galibiyetten sonra bu açıklamalar olunca herkes hak veriyor ama aslında bunlar kötü günde söylendiği zaman hak vermek de çok önemli. Yani özetle 14 haftada öyle bir kader zihniyeti yaşadık ki her hafta kırılma maçlarına çıkıyoruz" şeklinde konuştu.

"Son 6 şampiyonluğumuzun üçünü zor şartlarda kazanmıştık"

Elde edilen son 6 şampiyonluğun zor şartlar altında alındığına dikkat çeken Metin Sipahioğlu, cümlelerini şöyle sürdürdü:

"2003-2004 sezonunda Christoph Daum önderliğinde Fenerbahçe yeni bir kadro kurmuştu. Son 7 sezonda sadece 1 şampiyonluk almış bir Fenerbahçe vardı 2003-2004 sezonu başlarken. Son 7 sezonda 1 şampiyonluk almış Fenerbahçemiz, şampiyonluk hedefiyle yola çıktığı bir sezonda ligin 17. haftasında o günün liderinin ki bir evvelki yılın da şampiyonuydu Beşiktaş, 8 puan gerisindeydi. Yani biz şampiyon olduğumuz 2003-2004 sezonunda ilk yarıyı lider Beşiktaş'ın 8 puan gerisinde kapattık. Sezon sonundaysa 4 puan farkla şampiyonluğumuzu ilan ettik ki Beşiktaş'a da 10 puan fark atmışız o sezonun ikinci yarısı. Yani özetle şampiyon olduğumuz 2003/2004 sezonunda yine yeni bir kadromuz vardı ve son 7 sezonda sadece 1 şampiyonluğumuz varken, böyle bir tabloda lige başlamışken ilk devreyi liderin 8 puan gerisinde bitiriyoruz ve sezon sonunda da 4 puan farkla en yakın rakibimize şampiyonluğumuzu ilan ediyoruz. Sezon boyunca her zaman için de takıma full destek verilen bir seneydi o. Hepimiz hatırlarız. İçeride, dışarıda taraftarlarımız her zaman inanmıştı, destek vermişti ve oyuncularımızı da inandırmıştı.

İkinci örnek vermek istediğimiz sene 2010-2011 şampiyonluğu. Bu hepimizin, tüm Fenerbahçeliler için müzemiz için de tarihimizdeki en anlamlı şampiyonluk. Söke söke, alın terimizle alınmış, eze eze alınmış bir şampiyonluk 2010-2011 sezonu. O şampiyonluğa baktığımız zaman ilk yarı bittiğinde 17. haftada o günün lideri Trabzonspor'un tam 9 puan arkasındaydık. Yani 9 puan geride, 3. sırada olan Fenerbahçe öldük, bittik dememiş, çıkmış eze eze, söke söke ikinci yarıda tüm maçlarını kazanmış ve sezon sonunda bu 9 puanlık farkı kapatıp 34. haftaya şampiyon girmiş. Keza 2010-2011 sezonunda çok önemli bir konu daha var; bu sezonun devre arasında ligde 9 puan gerideyken, zannediyorum ocak ayında Malatyaspor ile bir kupa maçına çıktık, Malatya o zaman Süper Lig takımı değildi, alt liglerin takımıydı. Bir de o maçta elendik. Yani hem liderin 9 puan gerisinde kaldık ligde, hem de kupada alt lig takımına elendik ama ona rağmen ikinci yarı Fenerbahçe taraftarı maç maç, hafta hafta takımıyla beraber omuz omuza verdi ve şampiyonluğu getirdi. O dönemki yönetimimizin de hep beraber bütünleşmesiyle beraber Fenerbahçe sezon sonunda şampiyonluğa ulaştı.

Şimdi üçüncü örneğe geleceğiz ki bu örnek hakkında uzun uzadıya konuşmak istiyorum. Belki bunları konuşurken bazı taraftarlarımız dün gibi hatırlıyor ama birçok taraftarımızın, yeni nesil taraftarımızın, özellikle sosyal medyadaki taraftarlarımızın bunları bilmesini istiyoruz. 2000-2001 şampiyonluğuna geleceğiz. 2000-2001 yılı bizim için çok enteresan bir yıldı. En son 1995-1996 yılında şampiyon olmuş bir Fenerbahçe vardı. Bir rakibimiz 4 sezon üst üste Süper Lig'de şampiyon olmuştu ki o şampiyonlukların nasıl yaşandığı da bugün çok daha net ortaya çıkmış, tırnak içinde söylüyorum "aydınlanmış" şekilde orada duruyor. Bugün bütün Türkiye, herkes, o şampiyonlukların nasıl kazanıldığını ortaya koymuş durumda. Onun altını çizmek isteriz ama o günün şartlarına geldiğimizde öyle ya da böyle rakibimiz 4 sezon üst üste şampiyon olmuştu 2000/2001 sezonuna girerken. Yönetimimiz o dönem çok ciddi bir transfer çalışması yapmıştı. Neredeyse bu sezonki kadar transfer yapıldı, yepyeni bir kadro kuruldu; Kennet Andersson'lar, Nikola Lazetic'ler, Zoran Mirkovic'ler, Haim Revivo, Elvir Baliç, Milan Rapaic gibi birçok oyuncuyu kadroya kattık ve sezona başladık. Ama bu sezona başlarken aslında futbol takımının yaptığı transferler kadar o sezon camiada çok ciddi bir mantalite transferi de yapıldı. İçinde bulunduğumuz "dört sene şampiyon olamama" psikozuna rağmen camia çok sakin kaldı ve bütün taraftar dernekleri, yönetimimiz, o günün tüm taraftar grupları ortak bir kadar aldılar; en ufak bir çatlak sesin futbol takımına çok zarar verdiği ve bu çatlak sesler olduğu sürece futbol takımının başarılı olamayacağı, sezon bitene kadar yapılan transferlere ve dönemin hocası Mustafa Denizli'ye destek verilmesi gerektiğinde birleştiler. Bu mantalite değişikliği de esasında dönemin bir mailing listi vardı, orada Sevgili Cüneyt Aytaç'ın bulduğu "Hep Destek Tam Destek" sloganı ile perçinlendi ve bütün bu mantalite değişikliği de "Hep Destek Tam Destek" sloganı ile perçinlenerek o sezonun felsefesi haline geldi. Bu anlattıklarım bize dün gibi geliyor ve birazdan o sezonda yaşananları da anlatacağım. Dediğim gibi belki de bu şampiyonlukları hatırlayanlara, yaşayanlara dün gibi geliyor ama yeni nesiller için bakıldığında, biz de maalesef yaşlanmışız, 20 sene öncesini anlatıyoruz. Ben o sene içeride/dışarıda gittiğim her maçı, yaptığımız toplantıları, yürüyüşleri hatırlıyorum ama 20 sene geçmiş, o yüzden de bunlar yeni nesil taraftarların bilmesi gereken gerçeklerdir. Bu yüzden üzerinde duruyoruz. Çatlak sesler çıkmaması konusunda camianın vardığı mutabakat üzerine "Hep Destek Tam Destek" sloganının bulunmasıyla o sezonun adı "Hep Destek Tam Destek" sezonu olarak aslında camiamız nezdinde gerçekleşmişti. O sezon çok inişli çıkışlı da bir sezon yaşadık; "Hep Destek Tam Destek" sloganı bulundu da takım açık ara üzerine koyarak gitti gibi bir sezon yaşamadık. Çok inişli çıkışlı bir sezondu. Tabloya bakarsak 17.hafta bittiğinde son 4 sezonun şampiyonunun 3 puan gerisinde kalmış durumdayız. Camiamızın psikolojisinin bilinmesi için söylüyorum. 17. haftada bu durumdayız, sezon sonu, 34. Haftada şampiyon bitirdik, 3 puan öndeydik. Ancak o sezon çok enteresan bazı haftalar vardı. Öncelikle o sezon her maç içerideyse içeride, dışarıdaysa dışarıda takım yenilirse, puan kaybederse tribüne çağırılırdı, takım deplasmandan geliyorsa bütün taraftar dernekleri, taraftar grupları toplanıp tek ses havaalanlarına gidilirdi ve havaalanlarında binlerce, on binlerce taraftar takıma sahip çıkardı, destek verirdi. Peki niye? Çünkü sezon sonu şampiyonluk yaşayalım diye. Onlara o özgüveni performanslarında hissettirmek için. O sezon çok enteresan 4 hafta vardı. Yayına hazırlanırken arkadaşlardan incelemesini rica ettim çünkü o sezon benim için dün gibidir. Biz o sezonun 27-30. hafta aralarına bakacağız, toplam 4 haftayı inceleyeceğiz. Fenerbahçe, dört sene şampiyon olamamış, şampiyonluk yolunda ilerliyor, ilk yarıyı liderin 3 puan arkasında kapatmış ve öyle bir Fenerbahçe ki şampiyonluk yolunda 27-30. haftalar arasında 4 maçın 3'ünü kaybediyor. Bugün olsa sosyal medya gerçekleriyle de çok daha farklı durumlar olabilecekken o gün 4 haftanın 3'ünü kaybeden Fenerbahçe; 27. hafta Denizli'ye kaybetmiş, 28. hafta Ankaragücü'ne kaybetmiş, 29. haftada Antep maçı var, iki maçı kaybediyorsunuz, geliyorsunuz 29. haftada Antep ile Kadıköy'de oynuyorsunuz şampiyonluk yolunda ve ilk yarı sonunda Antep:3- Fenerbahçe:0. Ve ikinci yarı Fenerbahçe sahaya çıktığında tüm taraftarlar, tüm tribünler takımı tribünlere çağırıyor, desteğini gösteriyor ve maç 4-3'e geliyor. Şu an anlatırken bile insanın tüyleri diken diken oluyor. O Antep maçından önce de biz iki maçı kaybetmiştik ve Antep maçının devresinde soyunma odasına 3-0 geride girdik. Taraftar, Fenerbahçe'yi tribünlere çağırıp "Hep Destek Tam Destek" sloganını yansıttı ve biz o sezon o maçla bir dönüm noktası yaşadık. Ama Antep'i yendikten sonra da gittik Trabzon'a yine Trabzon'da yenildik. Ve Trabzon'a yenildikten sonra biz lider Galatasaray'ın 3 puan gerisine düştük. 30. Haftaya bakabilir arkadaşlar, biz Trabzon'a yenilerek yine Galatasaray'ın 3 puan gerisine düştük. Ama o Trabzon dönüşü yine hepimiz Sabiha Gökçen Havaalanı'ndaydık, on binlerce taraftar, takıma meşalelerle destek verdi, sonsuz bir destek gösterildi. 31. haftada Kadıköy'de yeni tribünümüzün de açılışıyla 40-45 bin kişi tribünleri doldurdu ve Galatasaray'ı yendik, şampiyonluğa da uzandık. Burada şunu belirtmek istiyorum; son 6 şampiyonluğumuzun 3'ü çok inişli çıkışlı sezonlardı, o sezon dahil. Ama biz bu şampiyonlukların her birini çok zor şartlarda kazandık, lig tablosunda geriden gelerek kazandık, birçoğunda takımımıza inancımızı, hayallerimizi göstererek, onları motive ederek, performans ve özgüven artırıcı hareketler yaparak kazandık. O yüzden bu 3 şampiyonluğu sizlerle ve taraftarlarımızla paylaşıp bir kez daha hatırlatmak istedim. Bunları anlatırken de özellikle 2000-2001 sezonunu biraz heyecan duyarak hızlı anlatmış olabilirim çünkü çok önemli gördüğüm bir şampiyonluktur, tüylerim de diken diken olarak anlattığım bir şampiyonluk oldu."

"Tüm Fenerbahçelileri kapsayan kucaklayan bir anlayışa sahip olmaya çalışıyoruz"

Camia içinde kimseyi ötekileştirmediklerini vurgulayan Sipahioğlu, "7'den 70'e görüşleri ne olursa olsun, isterse bizi destekleyen taraftarlarımız üyelerimiz olsun isterse bize en karşı olan taraftarlarımız üyelerimiz olsun, 7'den 70'e tüm Fenerbahçelileri kapsayan kucaklayan bir anlayışa sahip olmaya çalışıyoruz. Kimseyi isim vererek ötekileştirmemeye çalışıyoruz, hiçbir taraftarımızı hiçbir kongre üyemizi isim vererek 2.5 yıl içinde ötekileştirmedik. Kimsenin camia ile gelecek açısından isim verilerek bir ötekileşme yaşadığı da 2.5 senede olmadı. İkinci maddemiz de bu. Tüm Fenerbahçelileri kapsayan kucaklayan bizi sevsin sevmesin, eleştirsin destek versin, biz Fenerbahçe için burada olduğumuzu 7'den 70'e herkesi kapsayıcı şekilde burada olduğumuzu bilerek yaşıyoruz" dedi.

"Doğru bildiklerimizi icra ediyoruz"

Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe-Başakşehir maçının ardından sosyal medya üzerinden Galatasaray Kulübü'yle yaşadıkları polemiğe de atıfta bulunan Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, şöyle konuştu:

"Biz hiçbir baskıda, etkide kalmadan camia içinde ve dışında tüm adımlarımızı doğru bildiklerimizi icra ediyoruz. Karşımızdaki kişi ve kurumlarda ne olursa olsun biz adımlarımızı atıyoruz. En önemlisi de lafları dolandırmadan direkt, net şekilde ve şeffaf biçimde söylüyoruz. Bunun en yakın örneğini de birkaç akşam evvel sanıyorum sosyal medya hesabımızdan yaptığımız, malum camiaya yaptığımız paylaşımda da gösterdik. Bundan sonrada göstermeye devam edeceğiz."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri

İbrahim Murat Gündüz'den Türkiye Kickboks Federasyonu Seçimlerine Sert Tepki ve Kayyum Çağrısı
TFF Başkanı Hacıosmanoğlu'ndan Manisa FK'ya Ziyaret
Muhtemel 11'ler...
Josef de Souza Silahlı Soyguna Uğradı
Cengiz Ünder, Jose Mourinho'nun Gözüne Girmeyi Başardı