Prof. Dr. Kazkağlı: “teşvik Tasarısı Amerikan Eşitsizliğini Hedef Alıyor”

Prof. Dr. Kazkağlı: “teşvik Tasarısı Amerikan Eşitsizliğini Hedef Alıyor”

Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı, ABD Başkanı Joe Biden'ın Temsilciler Meclisi'nin 1,9 trilyon dolarlık korona virüs teşvik paketine...

Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı, ABD Başkanı Joe Biden'ın Temsilciler Meclisi'nin 1,9 trilyon dolarlık korona virüs teşvik paketine onay vermesine ilişkin, "Joe Biden'ın 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi, esas olarak Amerika'nın salgından kurtulmasını hızlandırmayı amaçlıyor. Ancak ikincil bir hedefi var; dünyanın en büyük ekonomisini daha adil hale getirmek" dedi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Temsilciler Meclisi'nin 1,9 trilyon dolarlık korona virüs teşvik paketine nihai onayı vermesinin ardından teşvik için imza attı. Konu üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kazdağlı, "Doğrudan düşük ve orta gelirli aileleri hedef alan büyük ölçekli transferleri içeren ABD hükümeti harcamalarının devasa ölçekte arttırılması, Beyaz Saray'ın korona virüs salgınıyla daha da kötüleşen gelir eşitsizliği ve yoksulluk sorunlarını azaltmaya yönelik ilk denemesine işaret ediyor" ifadelerini kullandı.

"Az gelire ve daha az servete sahip Amerikan toplumunun geniş kesimlerinin derhal rahatlamasına yöneliktir"

ABD Başkanı Biden'ın Donald Trump yönetiminde ortaya çıkan "K şeklindeki iyileşmeyi" eleştirdiği geçtiğimiz yılki kampanyadan bu yana gündeminin merkezine daha dengeli ve daha güçlü bir ekonomi oluşturma çabası ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Kazdağlı, "Aslında Biden kampanyasından önce ekonomik eşitsizlikle mücadele, küresel mali krizden bu yana Demokrat politikacılar ve sol eğilimli ekonomistler için daima ulaşılması gereken bir hedefti. Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi üyesi Heather Boushey paketi açıklarken, teşvik paketinin şu an karşılaşılan zorlukları durdurmak için tasarlandığını, böylece toparlanmaya doğru ilerlerken K şeklindeki kadar keskin bir eşitsizlik yaşanmayacağını söylüyor. Paketin ana hükümleri, krizin şokunu absorbe etmek için daha az gelire ve daha az servete sahip Amerikan toplumunun geniş kesimlerinin derhal rahatlamasına yöneliktir. İş dünyası ve piyasalar için yapılacak yardımlar oldukça sınırlı tutulmuştur" dedi.

"Reagan dönemi iktisadi görüşü, devletin ekonomideki rolünü minimuma indirmeyi öngören, devletin sorunların çözümü değil sorunun kaynağı olduğunu kabul eden bir inancı yansıtıyordu"

Teşvik paketine ve genelde Biden yönetiminin ekonomi politikalarına tarihsel perspektifte bakıldığında ABD'de ekonomik sistemin işleyişine ilişkin bir paradigma değişikliği gözlemlendiğini aktaran Prof. Dr. Kazdağlı, "Bu amaçla 40 yıl öncesinin ekonomik anlayışıyla bu günün kısa bir karşılaştırılması aradaki kontrastı görmek bakımından yararlı olacaktır. Ronald Reagan Temmuz 1981'de yüzde 25 gibi büyük bir vergi indirimini içeren ekonomik paketini büyük zafer olarak tanımlayıp, Amerika'nın ekonomik gücünü yeniden tesis etmek ve ülkeyi yeniden refah yoluna sokmak için özenle oluşturulmuş bir plan olarak sunmuştu. Ona göre ekonomik paketin her parçası hayati önem taşıyordu. 40 yıl önce açıklanan bu ekonomi politikası aslında ekonomide yeni bir ideolojik çağın başlangıcının ilanı anlamına geliyordu. Yeni iktisadi görüş, devletin ekonomideki rolünü minimuma indirmeyi öngören, devletin sorunların çözümü değil sorunun kaynağı olduğunu kabul eden bir inancı yansıtıyordu" açıklamasını yaptı.

"Böylesi bir dönüşüme liberal politikacılar bile yeterince karşı çıkma gücünü kendilerinde bulamıyorlar"

78 yaşında olmasına karşın geçmiş başkanlar içinde en uzun tecrübeye sahip yeni ABD Başkanı Biden'ın çok önem verdiği 1,9 trilyon dolarlık Ekonomik Kurtarma Paketi'nin 10 Mart'ta Amerikan Kongresinden kesintiye uğramadan geçtiğini hatırlatan Kazdağlı şunları kaydetti:

"Biden paketinin geçişi, 40 yıl öncekinin tam tersi görüşün kazandığı zaferi temsil ediyor. Ekonomide devletin rolü bundan sonra daha fazla olacak. Biden yönetimine göre, şu anda içinde bulunduğumuz karmaşadan bizi yalnızca aktif ve yetkin bir hükümet kurtarabilir. Kuşkusuz böyle bir dönüşümü normal bir dönemde yapamazdınız. Pandeminin oluşturduğu sağlık ve iktisadi sorunlar böylesi bir radikal dönüşümün önünü açmış oldu. Demokratların bu büyüklükte bir program aracılığıyla hızlanmasıyla, hükümetin ekonomideki rolünü en aza indiren Reagan döneminde zirveye çıkan kısıtlamalarda artık sona gelindiğini görüyoruz. Böylesi bir dönüşüme liberal politikacılar bile yeterince karşı çıkma gücünü kendilerinde bulamıyorlar."

"Paketin en büyük faydası gelir dağılımında en altta yer alan yüzde 40'lık kesime olacak"

Reagan döneminin arz yönlü iktisat politikasının özünde vergi indirimleri ve kamusal teşviklerle zenginlere yardım edildiğinde herkes için daha çok iş ve refah üretileceği fikrine dayandığına dikkati çeken Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Kazdağlı, "Bir başka deyişle üst sınıflarda zenginlik artarsa bu giderek alt sınıflara da yayılacaktır ana fikri benimsenmişti. Biden yönetimi ise aşağıdan yukarıya işleyen tam tersi bakış açısına sahip. Buradaki ana fikir, orta sınıfa ve düşük gelirli Amerikalılara yardım edersek onların satın alma güçleri benzeri görülmemiş bir büyüme çağını tetikleyecektir şeklinde ifade edilebilir. Önceki Başkan Donald Trump da 1980'lerden gelen Cumhuriyetçi iktisat politikasının ana çizgisine uyumlu davranarak en zengin yüzde 20'yi koruyan kurumlar vergisi indirimleri yapmıştı. Biden'ın ekonomiyi kurtarma operasyonunda yapılacak yardım orta sınıfa kadar ulaşıyor. Paketin en büyük faydası gelir dağılımında en altta yer alan yüzde 40'lık kesime olacak" değerlendirmesinde bulundu.

"Biden'ın teşvik paketine Amerikan halkından çok büyük bir destek geliyor"

Yeni Demokrat başkanın ekonomi politikasının Reagan dönemi politikalarına bağlılığı devam eden Cumhuriyetçi politikacılar için ciddi risk taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Kazdağlı, "Zira Cumhuriyetçilere oy veren ama daha alt iktisadi katmanda olanlar büyük yardım çekleri almaya başladığında neler olup bittiğinin farkına varmaya başlayacak. Biden'ın teşvik paketine Amerikan halkından çok büyük bir destek geliyor. Söz konusu destek yalnızca Demokrat parti tabanından değil aynı zamanda Cumhuriyetçi kesimden de gelmekte. ABD'de kamuoyu araştırmalarıyla tanınan Pew Araştırma Merkezi bu hafta yaptığı kamuoyu yoklamasında, yılda 40 bin dolardan az kazanan düşük gelirli Cumhuriyetçilerin yüzde 63'nün kurtarma paketini tümüyle desteklediğini, bu oranın orta gelirli Cumhuriyetçilerde yüzde 37, üst gelirdekilerde ise yüzde 37 olduğu ortaya koydu. Ancak Reagan döneminden kalma başka bir ders var. On milyonlarca kişi birden Friedrich Hayek ve Milton Friedman'ın ekonomik teorilerini benimsediği için Amerika daha muhafazakar hale gelmedi. Aynı şekilde, John Maynard Keynes ve John Kenneth Galbraith'in kitlesel olarak yeniden okunmasından dolayı hükümetin ekonomide daha fazla rol oynamaya başladığını söyleyemeyiz. 1982'nin sonundan itibaren başlayan ekonomik patlama olmasaydı Reaganizm anlayışı toplumda o kadar güçlü taraftar bulamazdı. Bu nedenle, arz yanlı politikaları savunan muhafazakarlar başarı hikayesi olarak hep Reagan dönemini göstermektedirler" ifadelerine yer verdi.

"Biden, oldukça iddialı uzun vadeli bir altyapı ve ekonomik yeniden yapılanma programı başlatmak istiyor"

Biden ekibinin ve Demokrat stratejistlerin kurtarma planını iyi bir şekilde satmak ve seçmenlerin salgını sona erdirmek ve ekonomiyi harekete geçirmek için yönetimin yaptığı her şeyi bilmesinin sağlaması gerektiğini bildiklerini kaydeden Kazdağlı, "Onlara göre en önemli şey, insanlara gidip çok şey yapıldığını söylemektir. B böylece ekonomi düzelmeye başladığında, iyileşme ile yaptığınız şey arasında bağlantı kuracaklardır. Bu tam olarak Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell "in gazetecilere Amerikan ekonomisinde bir patlama beklendiğini ve bunun 1,9 trilyon dolar tutarındaki paketle kesinlikle ilgisi olmayacağı yönündeki görüşüyle örtüşüyor. Cumhuriyetçilerin önde gelen isimlerinden biri olan deneyimli senatör McConnell, "Senato hiçbir zaman 2 trilyon doları bu kadar gelişigüzel veya daha az titiz bir şekilde harcamamıştır" şeklinde eleştirerek ve yapılanı "ulusumuz için kaçırılmış muazzam bir fırsat" olarak nitelendirmektedir. Yönetim, başkanın başarısını tüm ülkeye duyurması gerektiğini biliyor. Biden'ın önümüzdeki haftalardaki ülke içi gezileri bu amaca yönelik olacak. Başkan, böylesi büyük çaplı bir programın sahadaki uygulanmasının doğru olduğundan emin olmak istiyor. Zira Biden, mevcut paketin arkasından oldukça iddialı uzun vadeli bir altyapı ve ekonomik yeniden yapılanma programı başlatmak istiyor" diye konuştu.

"Belki, Bidenizm adıyla anılacak yeni bir iktisadi döneme giriyoruz"

Bu olanların 1930'larda yaşanan "Büyük Buhran" sonrası başlatılan "New Deal" politikalarını anımsattığını belirten Türkiye Ekonomi Yönetim Kurumu Başkanı Kazdağlı, "Devletin ekonomide yeniden başat rol oynadığı Keynesci politikalara dönüş emareleri belirginleşmekte. Bu noktaya gelinmesinde en önemli etkenin tüm dünyayı ve özellikle de ABD'yi etkisi altına alan Covid-19 salgını olduğu ortada. Pandemi, özel sektörün sorunları çözmede yetersiz olduğunu herkese gösterdi ve yalnızca kamunun yönetebileceği kaynakların seferber edilmesini gerektiğini ortaya koydu. Salgının farklı sağlık ve ekonomik etkileri, eşitsizliği soyut bir sorudan bir ölüm kalım meselesine dönüştürdü. 1970'lerin sonundaki stagflasyon krizi Reaganizm'in doğuşuna yol açan önemli faktör olmuştu. Aynı şekilde pandeminin oluşturduğu mevcut kriz de pragmatik hükümet müdahale biçimlerinin sessiz bir devrime katkıda bulunmakta. Belki, Bidenizm adıyla anılacak yeni bir iktisadi döneme giriyoruz" dedi.

"Türkiye gibi borçlanma ihtiyacı olan ülkeler bakımından faiz yükünün 2 puan dolayında yükselmesi makro dengeleri derinden etkileyecek gibi görünmektedir"

Bazı ekonomistlerin Biden'ın teşvik paketinin enflasyonda gereksiz bir artışa neden olabileceği konusunda endişe duyduklarına dikkati çeken Prof. Dr. Kazdağlı şunları kaydetti:

"Yapılan eleştiriler çok haksız sayılmaz. FED, zaten yüzde 2 oranında bir enflasyon olmasını ekonominin sağlığı açısından yararlı görüyor. Ancak, Trump döneminde yürürlüğe sokulan yaklaşık 4 triyon dolarlık yardım paketlerinin üstüne 1,9 trilyon dolarlık yeni bir ek getirilmesi enflasyonda FED "in arzu ettiği yüzde 2 hedefinin aşılmasına neden olabilir. Ayrıca, Federal hükümetin piyasadan yapacağı borçlanmanın faizler üzerindeki baskısı FED "in müdahalesini gerektirebilir. Pandemi sonrası normalleşme döneminde beklenen hızlı talep artışı fiyatları yukarı çekebilir. Pandeminin getirdiği kapanmaların oluşturduğu ortam nedeniyle Amerikan hanehalklarının 1,6 trilyon dolar dolayında yaptıkları ilave tasarrufların harcamaya dönüşmesinin talep baskısını ve dolayısıyla fiyatları arttıracağı beklenmektedir. Arizona Üniversitesi'nden ekonomist Price Fishback, "görünüşe göre tüm bu parayı yanlış zamanda harcıyoruz, zaten iyileşme aşamasındayız" diyerek bu konudaki endişelerini dile getirmekte. ABD'de arka arkaya yürürlüğe giren teşvik paketleri ve FED "in ekonomiyi destekleyici politikasının en az yüzde 2 civarında bir enflasyon oluşturacağı konusunda ekonomistler arasında bir görüş birliği oluşmuş görünüyor. ABD dolarının rezerv para olması nedeniyle bunun dünya ekonomisi ve özellikle de dış borç yükü yüksek gelişmekte olan ekonomiler üzerinde de önemli etkiler olacağı anlaşılmaktadır. 10 yıllık ABD tahvil faizlerinin şimdiden 1,6 seviyelerine çıkması bu konuda önemli işaretler vermektedir. Türkiye gibi borçlanma ihtiyacı olan ülkeler bakımından faiz yükünün 2 puan dolayında yükselmesi makro dengeleri derinden etkileyecek gibi görünmektedir."

İhlas Haber Ajansı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.