Deprem sonrası kalıcı olabilecek psikolojik rahatsızlıklara dikkat

Deprem sonrası kalıcı olabilecek psikolojik rahatsızlıklara dikkat

 “Zelzele yalnızca alan halkını etkilemiyor” Tarihten bu yanlamasına yaşanmış olan depremler yalnızca zelzele yaşanan bölgeleri yok bununla birlikte o toplumun da kanayan yarası olmaya devam ediyor.

 “Zelzele yalnızca alan halkını etkilemiyor”

Tarihten bu yanlamasına yaşanmış olan depremler yalnızca zelzele yaşanan bölgeleri yok bununla birlikte o toplumun da kanayan yarası olmaya devam ediyor. En son 6,6 şiddetinde yaşanan İzmir depreminden sonra sarılmak istenen yaraların açık havada uzmanlar yalnızca bedensel anlamda yok toplum ruh sağlığı için de tavsiyelerde bulunuyor. Bu anlamda depremin etkilerinin aylar sonra bile ortaya çıkabileceğini vurgulayarak sözlerine başlayan İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Başcıllar, “Nefret ve umutsuzluk gibi duyguların yanı sıra yaralanmalara ve ölümlere yol açması sebebiyle deprem, travmatik olay olarak kabul ediliyor. Yer Sarsıntısı sadece bölge halkını yok bununla beraber kilometrelerce uzaktan olan aile üyelerini, sevdiklerini, arama kurtarma personelini ve hatta ekranların başında deprem bölgesindeki gelişmeleri peşine düşüp takip eden milyonlarca bireyin psikososyal iyilik halini tehdit ediyor. Kişiden kişiye farklılık göstermekle beraber depremin arkasından bireylerde dehşet, üzüntü, üzüntü, ümidini yitirme iştahsızlık, unutkanlık, uyku düzeninde deformasyon, günlük rutinleri terk etme gibi hissi ve davranışsal değişimler meydana gelebiliyor” diye konuştu.

Araştırmalar ne diyor?

Depremin bireyin iyilik halleri üstüne yapılan araştırmalardan örnekler veren Başcıllar şöyle konuştu:
“2008 yılında Çin'de meydana gelen 15.000 insanın yaşamını yitirdiği 8.0 şiddetindeki depremin arkasından 330 çocukla gerçekleştirilen araştırmada yaklaşık her dört çocuktan birinde anksiyete, her altı çocuktan birinde bunalım ve her dokuz çocuktan birinde travma sonrası stres bozukluğu tanısına ulaşıldı. 2010 yılında Haiti'de gerçekleşen 360.000 kişinin hayatını kaybettiği 7.0 şiddetindeki depremin ardından yapılan araştırmada yaklaşık her dört kişiden birinde travma sonrası stres bozukluğu, her üç kişiden birinde buhran görüldü. 2015 yılında Nepal'de meydana gelen yaklaşık 8.000 kişinin hayatını kaybettiği 7,9 şiddetindeki depremin arkasından bölgede yaşayan 513 yetişkinle gerçekleştirilen araştırmada katılımcıların yüzde 34'ünde bunalım, yüzde 33'ünde endişe bozukluğu ve yüzde 20'sinde tehlikeli içki kullanımına rastlandı.”

Neler yapılmalı?

Depremin bayan, yaşlı, çocuk ve engelli gibi toplumun kırılgan grupları üzerindeki psikososyal etkilerinin oldukça ağır olabildiğine şive yapan Başcıllar, “Öte Yandan depremin yol açtığı travmaya tabi ruhsal ve sosyal sorunlar aylar ve hatta yıllar daha sonra ortaya çıkabildiğinden psikososyal hizmetlerin krize müdahaleyle sınırlı kalmayarak uzun vadeli olarak planlanması gerekiyor. Psikososyal hizmetlerin odağında hiç şüphesiz AFAD, Jandarma Arama Kurtarma, itfaiye, öteki arama kurtarma personeli ve sıhhat çalışanları da yer almalı. Bunun yanına sosyal destek konusuna değinmekte de fayda var. Türkiye'nin dört bir yanına İzmir için yardım kampanyaları düzenleniyor. Ayni ve nakdi yardımların bilimsel ölçütler doğrultusunda yargı sahiplerine ulaşabilmesi, ulus kurum kuruluşları ve sivil toplum örgütleri arasında koordinasyonun sağlanması için sahadaki sosyal hizmet uzmanlarına büyük roller düşüyor” şeklinde konuştu.
 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.