“Olası İstanbul depremi maksimum 7.4 olacaktır”
30 Ekim tarihinde Sisam Adası'nın kuzeyinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki zelzele sonrası gözler yine beklenen muhtemel İstanbul depremine çevrildi.
30 Ekim tarihinde Sisam Adası'nın kuzeyinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki zelzele sonrası gözler yine beklenen muhtemel İstanbul depremine çevrildi. 1999 yılından bu yandan Kuzey Marmara Fay Hattı'nda enerjisini biriktiren ve Marmara bölgesinde özellikle İstanbul'u etkilemesi mümkün deprem ile ilgili uzmanlar gerek nüfus yoğunluğu gerekse eski binaların artı olmasından nedeniyle yıkımın artı olması noktasında uyarılarına devam ediyor. Bu anlamda Kuzey Marmara Fay Hattı'nda yürütülen çalışmaların içinde olmuş ve 1999 depremini birebir yaşamış İstanbul Gelişim Üniversitesin'den Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Haluk Selim bilimsel araştırmalar ve veriler ışığında bütün İstanbul'un en önemli konu başlıklarından biri olan yer sarsıntısı ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Haluk Selim, “115 kilometre uzunluğundaki Kuzey Marmara Fay Hattı'nın 5 metrelik bir stres atım biriktirdiğini var sayarsak, en fazla ile minimum aralığı 7.2 ile 7.4'dur bunun hesabı bellidir” dedi. Asya ve Avrupa yakaları için de değerlendirmelerde bulunan Selim, “Anadolu Yakası'nın yüzde 40'ı, Avrupa Yakası'nın da yüzde 60'ı tehlike altında” biçiminde konuştu.
Daha önce meydana gelen büyük depremlerden de örnekler veren Selim, deprem büyüklüklerinin uzunluk ve biriken gerginlik atımlarına tabi olduğunu açıklama ederek sözlerine şu şekilde devam etti;
“Rahmetli Aykut Barka bundan 20 sene önce tarihsel depremlerle ilgili çalışmalarını başlatmıştı. Ben de o çalışmanın içerisinde yer almıştım. 250 takvim bir yer sarsıntısı periyotu veriyordu. Bu 250 yıllık periyota baktığınızda 99 depreminden daha sonra herhangi bir deprem medyana gelmedi ve bu 115 kilometrelik kırık, hala sismik avarelik olarak yerinde duruyor. Olası bir depremde kırılacak olursa İstanbul için takriben 100 kilometre uzunluğunda bir faydan bahsediyoruz, 5 metrelik bir stres atım biriktirdiğini de var sayarsanız, maksimum ile en düşük aralığı 7.2 ile 7.4'dur bunun hesabı bellidir, örnekleri de vardır. Gölcük Depremi'ni hatırlayın, Doğu Marmara İzmit Depremi'ni hatırlarsanız, 100 kilometrelik bir uzunluğa sahipti bu fay ve 7.4'lük bir soylu davranış medyana getirdi. Barka, Adapazarı'ndaki atımı ölçtüğünde 4.85 cm uzunluğa sahip atımları ölçmüştü. Dolayısıyla bir depremin büyüklüğü atımla da bağlantılıdır. O yüzden bu veriler ışığında olası İstanbul depreminin büyüklüğü 7.2 ile 7.4 aralığını geçmez diye düşünüyorum. 7.4'ün üzerinde olmaması gerekiyor, çünkü 5 metrelik bir atımda, 100 kilometrelik bir üstünlük 7.4'ün üzerinde bir yer sarsıntısı olması olası gözükmüyor.”
ANADOLU YAKASININ YÜZDE 40'I AVRUPA YAKASININ YÜZDE 60'I YENİDEN YAPILANMASI LAZIM
Selim keza yapmış olduğu bilgilendirmelere İstanbul için Asya ve Avrupa yakalarını da değerlendirmelerine katarak, “Anadolu Yakasında fazla sağlam zeminlere ve inşa stokuna sahip olan yerler var, buna aleyhinde cılız zemine ve inşa stokuna sahip yerler de var. az kalsın bildirmek icabında, üç altında beş yukarı bir tahminle Anadolu Yakasının yüzde 40'i maalesef her yerde depreme hazırlanması gerekli. Bağlı bu konuda öbür fikirler var lakin ben Tuzla ile Kadıköy arasından bahsediyorum. Avrupa Yakası'na baktığınızda da durum tersine azıcık daha nüfusun yoğunluğu, yapı stokundaki farklılıklardan dolayı yüzde 60 neredeyse kötü durumda ve yenilenmesi gerekir” dedi.
Bölgeler risk aşağıda olsa bile zemin ve sağlam yapı faktörlerinin çok önemli olduğuna uyarı çeken ve yıkımların da buna tarafından olacağını vurgulayan Selim, “İzmir'i vuran depremde karadaki faal fayların etkisi olmamıştır. Buna karşılık İstanbul'da karada bu büyüklükte yer sarsıntısı üretecek fay değil. Kuzey Anadolu Fayının kuzey kolu çalışacak. Dolayısıyla bu zayıf zeminle inşa yapı ilişkileri ortaya çıkacaktır. Risk içeren bölgedeki tüm binalar tabiki yıkılmaz. İzmir ve Adapazarı'ndaki depremlerde de aynısı oldu benzer müteahhitten aynı malzemeden yapılmış olan aynı sitedeki binalardan ola ki bir iki adam başına yıkıldı. Zeminlerin yer sarsıntısı dalgalarına aleyhinde bir takım davranışları var. Hepsinde binalar yıkılmayabilir. Lakin binaları takviye etmek, deprem öncesi önlemlerden en önemlisini teşkil ediyor, burada yerel yönetimlerle halkımız iş birliği halinde olmalılar. Bilhassa kentsel mutasyon planlamasının bir an önce uygulanması gerekir. Apartman sakinleri olarak yerel yönetimlerden hizmet alalım onlara asistan olalım” diye konuştu.
ZEMİNE GÖRE BİNA YAPIMI ÖNEMLİ FAKTÖR
Nitelikli bir binanın kuvvetsiz bir zeminde bile ayakta kalabileceğini söyleyen Selim, “Zeminlerin sağlam olması da önemli yok çelimsiz olması da burada zemine kadar binayı yapmakta menfaat var. Onların da teknikleri var; fore kazık sistemi, radye temel, tünel kalıp, perde beton, yani kaliteli yapı yaparsanız, güçsüz bir zeminde o binanız ayakta kalacaktır. Esas risk, yenilenmemiş, donatılardaki korozyon veya 35-40 senelik binalardır” şeklinde konuştu.
DEPREMİN ZAMANINI ASLA TESPİT EDEMEYİZ
Yer Sarsıntısı ile ilgili yapılan zaman tahminlerinin mümkün olmadığını da sözlerine ekleyen Selim, “Bilim yer sarsıntısı zamanını verebilecek bir yerde değil. Zaten bilimsel çalışmalarda vakit tahsis etmek çok hatalı. Dolayısıyla fayın ne süre çalışacağı kesin değil. Ama 99 depreminden sonradan 115 kilometrelik bu segment tehlike taşıyor, onun da maksimum yapacağı tesir azami 7.4'tür asgari da 7.2 aralığında olacaktır. Lakin vakit veremeyiz katiyen veremeyiz” diye konuştu.
BÜYÜK ZELZELE, ÖNCESİNDE HABER VEREBİLİR
Son olarak daha önceki depremlerde de olduğu gibi büyük depremler öncesinde daha minik depremlerin haberci niteliği taşıyabileceğini ve yaşanan bir takım depremlerin de büyük depremi engelleyebileceğini söyleyen Selim, “6 büyüklüğünde birçok depremin oluşması, 7 ve üzeri depremi ast fakat etkileyecektir. Daha açıkçası 6 büyüklükte fazla artı depremin meydana gelmesi 7 ve üstünde bir depremin olmasını önleyecektir. Zelzele öncesi haber verme çalışmaları ile ilgili birçok alıştırma var ama bazı depremler var oysa, ülkemizde de yaşandı, bunlardan bir her birine 1971 Burdur Depremi'dir; 7 civarında bir zelzele oluşmuştu ondan 1 dakika önce bir öncüsü var. Tekrar 1964 Manyas Depreminde de 1 buçuk dakika önce 5.1'lik bir öncü yaşandı. Her zelzele bunu anlatmıyor, vermiyor lakin Marmara Denizi'nde 5.9'luk ya da 6.0'lik bir yer sarsıntısı olursa biraz dikkate almak lüzumlu, bunun öncü olduğunu fark etmek gerekir, bu büyüklükte bir deprem olursa arkasının gelebileceğini düşünerek dikkat etmek gerekli. 99 depreminden 2 ay daha sonra Sapanca'da 5.8'lik bir yer sarsıntısı gerçekleşti. Ben de o esnada İzmit'teydim ve derhal İzmit'i terk ettim. Ertesi gün 12 Kasım 1999, Düzce'de ise 7.2'lik zelzele meydana geldi. 5.8'lik deprem gerçekte büyük depremin öncüsüydü diyebiliriz. Fakat bu durum her zaman yaşanmaz. Bunu iyi çözümlemek gerekir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Şeyda Ceylan Görgenç
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.