’’akciğer Sağlığını Korumak Genel Vücut Sağlığı İçin Her Zaman Çok Önemli’’
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Selvi, akciğer sağlığını korumanın genel vücut sağlığı için her zaman çok önemli olduğunun altını...
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Selvi, akciğer sağlığını korumanın genel vücut sağlığı için her zaman çok önemli olduğunun altını çizerek, "Sigara içmek, sağlıksız beslenmek, spordan kaçınmak, hava kirliliği gibi birçok nedenden akciğerlerimiz zarar görebiliyor. Ayrıca astım KOAH gibi kronik akciğer hastalıkları hayatı olumsuz etkiliyor" dedi.
Koronavirüs, akciğerleri önemli oranda etkileyen virüs olarak düşünüldüğünde, akciğerlerin sağlığını korumak önem arz ediyor. Başta sigara olmak üzere sağlıksız beslenme ve kirli hava akciğer sağlığını önemli ölçüde olumsuz etkiliyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Ahmet Selvi, akciğerlerin sağlığını etkileyen faktörleri açıklarken, akciğerleri korumak için nelerin yapılması gerektiğini de anlattı.
'Akciğer sağlığımız konusunda çok hassas olmamız gerekir'
Deforme olan ve zarar gören akciğerler yeterince havayı alamadığında yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyecek sonuçlara neden olabileceğini aktaran Uzm. Dr. Selvi, "Akciğerlerin zarar görmesi ve deforme olması nefes almayı, merdiven çıkmayı, günlük işlerimizi yapmayı, düzenli spor yapmayı, koşmayı, yürümeyi imkansız hale getirebilir. Yaşam kalitesinin bu derece düşmesi ise genel vücut sağlığını olumsuz etkileyecek birçok rahatsızlığı beraberinde getirebilir. Bu sebeple akciğer sağlığımız konusunda çok hassas olmamız gerekir" şeklinde konuştu.
Akciğer sağlığının bozulması nedeniyle gelişen hastalıkların yaşam kalitesini çok düşürdüğünü, vücudun temel ihtiyaçlarından biri olan solunumun çok yetersiz kalabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Selvi, "Sigara içmek, sağlıksız beslenmek, spordan kaçınmak, hava kirliliği gibi birçok nedenden akciğerlerimiz zarar görebiliyor. Ayrıca astım KOAH gibi kronik akciğer hastalıkları hayatı olumsuz etkiliyor. Akciğerlerin düzenli ve tam kapasite çalışmasına engel olan astım, KOAH, zatürre ve kanser gibi kronik ve hayatı riske eden birçok hastalığın meydana gelmesine sebep olabiliyor" dedi.
'Akciğerler düzenli ve sağlıklı çalışmazsa en çok görünen sonuç ise nefes darlığı'
Akciğerleri yeterli kapasitede çalışmadığında, solunum kalitesi düştüğünde en çok görülen sonucun nefes darlığı olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Selvi, "Maalesef ilerleyen süreçte nefes darlığına, öksürük, hızlı ve kesik kesik nefes alma, boğulma hissi de eşlik edebiliyor. İyi nefes alamadığımızda, organlarımızın temel ihtiyaçlarından biri olan oksijeni karşılayamıyoruz ve bu durumda organların işlevlerinde bozulmalara neden olabiliyor. Ayrıca merdiven çıkmak, yürümek, ev işi yapmak gibi basit ve rutin hareketleri yaparken bile nefes almakta zorlanır ve yoruluruz. Akciğerlerde meydana gelebilecek deformasyonlar ilerlediğinde sadece evin içinde bile yürürken çok zorlanırız, gece sırt üstü yatamaz, nefes alıp verme anında hırıltılar olur, öksürük krizleri yaşarız" diye konuştu.
Akciğerlerde gelişebilecek kronik hastalıklar nelerdir?
En sık görülen akciğer hastalıklarının başında pnömoni (zatürre) ve bronşit gibi enfeksiyonların geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Selvi, "Genellikle ateş, öksürük ve balgamla seyreden bu enfeksiyonları KOAH ve astım gibi akciğerin tıkayıcı hastalıkları takip ediyor. Bunlarda önde olan belirti ise nefes darlığı. Bunun yanında hırıltılı solunum ve öksürük de görülebiliyor. Solunumun en önemli organını vuran bir diğer hastalık ise eski zamanların çok sıkıntı oluşturan "ince hastalığı" tüberküloz yani verem. Akciğerlerde su toplanması yani akciğer ödeminin de yer aldığı listenin en ölümcül hastalığı ise tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla artış gösteren akciğer kanseri" açıklamasında bulundu.
Akciğer sağlığı için risk faktörleri
Akciğer sağlığı için risk faktörlerini açıklayan Uzm. Dr. Selvi, "Sigara ve tütün akciğerin kesin kanıtlanmış en önemli düşmanıdır. İyi havalandırılmayan tozlu ve hava değeri kirli ortamlarda bulunmak. Kumaş kaplı yerler. Kokulu ve asitli deterjan ve/veya kimyasallara çok sık maruz kalmak. Boya ve kimyasallarla sık uğraşıyorsak maskesiz çalışmak" ifadelerini kullandı.
Akciğer sağlığını korumak ve güçlendirmek için nelerin yapılması gerektiğini Uzm. Dr. Selvi, şöyle açıkladı:
'En başta tütün ve sigara kullanımını kesinlikle keseliyiz. Hava kalitesi kirli olan yerlerden mutlaka uzak durmalıyız. Bu tip alanlarda bulunmak zorunluluğumuz varsa mutlaka maske kullanmalıyız. Ev, ofis gibi yaşam alanlarımızı mutlaka sık sık havalandırmalıyız. Enfeksiyonlardan korunmak için, çok kalabalık, kapalı ortamlardan mümkün olduğunca kaçınmalıyız. Bağışıklığımızı güçlü tutmalı, vücudumuzun genel sağlığını korumalıyız. Düzenli ve sağlıklı beslenmeli, mutlaka düzenli spor yapmalıyız. Uyku düzenimiz kaliteli ve düzenli olmalı. Rutin kontrollerimizi mutlaka yaptırmalıyız'.
Uzm. Dr. Selvi, Covid 19 virüsünün dünya geneline bakıldığında birçok etkisi ile karşılaşılsa da en çok akciğer de tutulma gösterdiğini ve bu nedenle akciğer sağlığını korumanın çok çok önemli olduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Selvi şöyle devam etti: "Dünyadaki tabloya bakıldığında yayın olarak Covid 19 belirtilerinin yaygın olarak, içinde bulunduğumuz mevsimsel dönem sebebiyle grip, mevsimsel alerji gibi hastalıklarla benzer belirtiler gösterdiğini görüyoruz. Bu hastalıkların birbirine karıştırılmaması için Doğru teşhis için göğüs hastalıkları muayenesi, PCR, testi, alerji testi, kan tetkikleri, BT ve solunum fonksiyon testi gibi tetkiklerin mutlaka yapılması gereklidir" dedi.
Uzm. Dr. Selvi, "Covid-19 virüse yakalananlarda iyileşme süreci, hastalığın hafifi ya da ağır geçirilmesi ile ilişkili görülse de her zaman net ve doğru bir sonuç veremiyor. Pek çok kişi de grip gibi seyretse de bazı kişiler de kalıcı izler bırakabiliyor. Ancak dünya genelinde Covid-19 ile ilgili belirti, tedavi ve sonrasındaki süreç maalesef ney değil. Halen yoğun bir şekilde araştırmalar devam ediyor. Yaş, cinsiyet ve sağlık durumu virüsü kapan kişinin hastalığa nasıl tepki vereceği belirleyici etkenler arasında yer alıyor" dedi.
Uzm. Dr. Selvi, Covid 19'u hafif atlatanlarla ilgili şöyle bilgi verdi:
'Belirtileri genellikle öksürük, ateş, eklem ve kas ağrısı, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı ve boğaz ağrısı oluyor. Bu semptomlar Sağlık Bakanlığı Covid-19 rehberinde belirtilen ilaçlarla, bol sıvı tüketimi ve dinlenme ile tedavi edilebiliyor. Covid-19'u hafif geçirenler kısa sürede eski sağlıklarına kavuşuyor. Ateş bir haftadan kısa bir sürede düşse de öksürük şikâyetleri bir süre daha devam edebiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Çin'deki veriler üzerinden yaptığı bir araştırma, hafif Covid-19 hastaları için iyileşme süresinin yaklaşık iki hafta olduğu belirtiyor".
Covid-19'a yakalananlarda tablonun her zaman hafif olmadığını belirten Uzm. Dr. Selvi, "Ağır seyredenlerde hastalık ciddi bir hal alabiliyor. Enfeksiyonun 5. (kimi kaynaklarda da 7.) ve 10. günüde hastanın durumu ağırlaşabiliyor. Kronik hastalıkları olanlarda göstermiş olduğu semptomlar farklı olsa da yaygın olarak akciğer tutulumuna sebep olan Covid-19 nedeniyle hastaların oksijen desteği alması gerekebiliyor. Vücutta oluşan enflamasyonun tedavi süreci ve hastanın eski sağlığına kavuşması, şu ana kadar yapılan araştırmalara göre 2 ila 8 hafta arası sürebiliyor. Ayrıca halsizlik, yorgun hissetme, kas ve eklem ağrılarının da 4-6 hafta arası devam ettiği görülebiliyor. Covid-19 ağır hasta boyutunda ise kişi yoğun bakımda uyutulmak ve solunumun cihazına bağlanmak zorunda kalıyor. Bu tip hastaların iyileşme sürecine dair genel bilgi vermek bir ölçüm yapmak doru olmayabilir. Çünkü her kişide farklılık gösteriyor. Uzun süre hastane yatağında yatmak, kas kaybına yol açabiliyor. Yoğun bakım yatış döneminde kaslarını yitiren ve güçsüz düşen hastaların, kuvvetlerini yeniden kazanmaları gerekiyor" diye konuştu.
Kalıcı hasarlarına yönelik, hastalığın çok yeni olması sebebiyle bir veri olmadığına dikkat çeken Uzm. Dr. Selvi, "Dünyada şu ana kadar yapılan araştırmalarda, Covid-19 nedeniyle bağışıklık sistemi aşırı çalışıp akciğerlerde hasar oluşan hastalarda, akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) rastlanabiliyor. Bunun yanı sıra bu araştırmalarda, çok uzun vadeye yayılabilecek fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olabileceği vurgulanıyor. Özetle bireysel hijyen ve önlemlerden asla taviz vermememiz gereken bir dönemdeyiz. Hem akciğer sağlığımızı korumak hem Covid-19 virüsünden korunmak hem de diğer mevsimsel alerji ve enfeksiyonlardan korunmak için içinde bulunduğumuz dönemde kesinlikle maske kullanmak büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.
Uzm. Dr. Selvi, ayrıca ellerin düzenli olarak su, sabun veya alkol bazlı dezenfektan ile temizlenmesini ve kalabalık ortamlardan uzak durulmasını önerdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.