Antioksidan Deposu: Krill Yağı
Uzman Diyetisyen Eda Balcı, balık yağı ile krill yağının farkını anlattı.
Uzman Diyetisyen Eda Balcı, balık yağı ile krill yağının farkını anlattı. Krill yağının, balık yağına göre 48 kat fazla antioksidan içerdiğini söyleyen Balcı, krill yağının aynı zamanda daha uzun ömürlü olduğunu söyledi.
Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Arş. Gör. Eda Balcı, balık yağı ile krill yağı arasındaki farklardan bahsedip hangisinin daha faydalı olduğuna dair önemli bilgiler verdi. Balcı, balık yağının balıkların dokularından elde edilen bir yağ olduğunu ve genellikle ton balığı, hamsi, ringa balığı ve uskumru gibi yağ oranı nispeten fazla olan balıklardan elde edildiğini belirtirken, krill yağının ise, Antarktika okyanusunda yaşayan karidese benzeyen küçük kabuklu bir deniz canlısından elde edilen yağ olduğunu söyledi. Balcı, Antarktika krilinin diğer balıklar gibi kirleticileri ve ağır metalleri tüketmediğinin altını çizdi.
Balık yağında bulunan Omega 3 yağ asitleri olan EPA ve DHA'nın başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, enflamasyonu azaltmada, bazı psikiyatrik bozuklukların semptomlarının iyileştirilmesinde pozitif etkilerinin mevcut olduğu konusuna dikkat çeken Balcı, "Bu sebeple bu hastalıkları önlemek amacıyla balık veya balık yağı tüketimi önerilmektedir. Balık yağına alternatif olarak ise EPA ve DHA'yı içeren krill yağı, içerdiği yağ asitleri sebebiyle balık yağına benzer bir şekilde, başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere birçok diğer hastalık üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Fakat krill yağındaki yağ asitleri yapısal olarak balık yağındaki yağ asitlerinden farklıdır ve bu durum, vücudun bunları kullanma şeklini etkilemektedir" dedi.
'Krill yağı antioksidan deposu'
Balık yağından elde edilen Omega 3'lerin trigliserit formunda bulunduğunu söyleyen Balcı, "Bu sebeple hem ağızda hoş olmayan balık tadına yol açabilmekte hem de ekşime, geğirme, yanma gibi şikayetlere sebep olmaktadır. Aynı zamanda vücudumuz trigliserit formundaki bu desteklerden daha az oranda yararlanabilmektedir. Fakat krill yağındaki Omega 3'ler fosfolipid şeklinde bulunmaktadır. Fosfolipid yapısındaki Omega 3'lerin biyoyararlanımları, yani vücut tarafından sindirilen ve emilen miktarları, trigliserit formunda olanlardan çok daha yüksek olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmiştir" şeklinde konuştu.
Krill yağının antioksidan yapısında olduğunu ve balık yağına oranla 48 kat daha fazla antioksidan özelliğine sahip olduğunu söyleyen Balcı, "Aynı zamanda balık yağının hızlı bir şekilde oksidatif bozulmaya eğilimi olduğu için raf ömrü krill yağına göre daha kısadır. Balık yağı sarı veya altın rengindeyken, krill yağı içeriğindeki antioksidan özelliğini sağlayan astaksantin pigmentinden dolayı kırmızı renktedir" dedi.
Krill yağının plazma EPA ve DHA konsantrasyonlarını arttırdığı, enflamasyonunu azalttığı, "kötü kolesterol" denilen LDL kolesterolünü düşürdüğü, "iyi kolesterol" denilen HDL kolesterol konsantrasyonunu ise arttırdığının da bilindiğini söyleyen Balcı, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Tüm bu bilgilere rağmen, krill yağı ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalar henüz yetersizdir ve yan etkileri hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Krill yağı nispeten yeni bir ürün olduğundan sağlık üzerindeki etkilerini açıklayabilmek ve balık yağı ile doğru bir şekilde kıyaslayabilmek için daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.