“Cilt kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemi ile tamamen iyileşme sağlanabiliyor”
Dr. Öğrt. Üyesi Umut Zereyak, dünya genelinde son 30 yılda cilt kanserlerinin görülme oranının iki kat arttığının altını çizerek, “Farklı türdeki cilt kanserleri için ana tedavi yöntemi cerrahi operasyondur. Erken teşhis sonunda erken evrede belirlenen cilt kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemi ile tamamen iyileşme oranı oldukça yüksektir” dedi.
Dr. Öğrt. Üyesi Umut Zereyak, dünya genelinde son 30 yılda cilt kanserlerinin görülme oranının iki kat arttığının altını çizerek, “Farklı türdeki cilt kanserleri için ana tedavi yöntemi cerrahi operasyondur. Erken teşhis sonunda erken evrede belirlenen cilt kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemi ile tamamen iyileşme oranı oldukça yüksektir” dedi.
Cilt kanserleri en sık görülen kanserler arasında yer alıyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Umut Zereyak, cilt kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Cilt kanserlerinin en sık görülen ve tüm kanser türlerinin yarısına yakın bir oranda olduğunu aktaran Dr. Öğrt. Üyesi Umut Zereyak, “Cilt kanseri kısa ve genel tanımıyla derinin çeşitli tabakalarındaki hücrelerin kontrolsüz büyümesidir. Bunun DNA’dan, çevresel faktörlere kadar birçok nedeni vardır. Ayrıca uzun zaman devam eden cilt hastalıkları, iyileşmeyen yaralar, vücutta var olan benlerde meydana gelen büyüme, kanama, renk değişikliği, kaşıntı gibi durumlarda cilt kanseri göstergesi olabilmektedir” dedi.
“Erken teşhis edilmiş cilt kanserlerinde tamamen iyileşme sağlayabildiğimizi görüyoruz”
Cilt kanseri tedavi seçeneklerinin hastanın yaşı, deri özelliği, tümörün bulunduğu alan ve yerleşimi, lenf bezleri ve diğer organlara yayılma ihtimali açısından değerlendirilip belirlendiğini; tedavi yöntemleri arasında radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekler olsa da ağırlıklı olarak cerrahi yöntemin uygulandığını ifade eden Dr. Zereyak, “Cerrahi yöntem ile özellikle erken teşhis edilmiş cilt kanserlerinde tamamen iyileşme sağlayabildiğimizi görüyoruz. Cerrahi yöntemde kanserin bulunduğu dokuyu tamamen çıkarıyoruz. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahinin uğraş alanlarından biri olan cilt kanserlerinde temel tedavinin yanı sıra, eski haline getirme çabası, vücut bütünlüğü koruma çabası, vücudun görünen alanlarında oluşan yara alanını benzer doku ile onarmak çabası vardır” ifadelerini kullandı.
“Ciltte bulunan her lezyon olmaması gereken hücreler topluluğudur”
Ciltte ortaya çıkan belirtilere ve değişim göstermeyen lezyonlara değinen Dr. Zereyak, “Öncelikle ciltte ortaya çıkan her türlü yabancı oluşumu ’lezyon’ olarak tanımlayabiliriz. Ciltte görülen lezyonlar vücutta uzun zamandır varsa ve/veya yeni meydana geldiyse bile kendiliğinden geçer fikrine kapılmadan mutlaka incelenmelidir. Özellikle şekli, rengi değişen, büyüme gösteren, kanama ve kabuklanma yapan, kaşıntı yapan lezyonlar nasılsa geçer düşüncesi ile ihmal edilmemeli, mutlaka bir uzman hekime başvurulmalıdır. Aslında ciltte bulunan her lezyon olmaması gereken hücreler topluluğudur. Bu lezyonlar çevresel etmenler özellikle de güneşten kaynaklı olarak değişime uğrayabilir. Sigara kullanımı ve sigara dumanı ya da zararlı kimyasallar maruz kalmak, kullanılan birtakım ilaçlar lezyonların dönüşümünü hızlandırabilir. Ayrıca uzun zaman iyileşmeyen yaralar, kronik bası yaraları da risk taşımaktadır. Bir diğer önemli etken de yaştır. Daha ileri yaşlarda olan kişiler son dönemlerinden daha sakin bir hayat sürseler bile, yıllarca dış etkenlere maruz kaldıkları için ciltlerinde bir anda lezyonlar ortaya çıkabilmektedir. Bazı meslek grupları, özellikle açık havada çalışanlar, zararlı çevresel etkenlere maruz kalanlar; daha beyaz tenli- sarışın olanlar cilt kanseri açısından yüksek risk altındadır” şeklinde konuştu.
“Lezyonların bir anda belirti vermesi sonucu hekime başvurmaktadır”
Cilt kanserinin belirtilerini ve tanı yöntemlerine açıklayan Dr. Zereyak, “Büyüme, Kaşıntı, Kanama, Ağrı, Kabuklanma, Renk değişimi, gibi belirtiler cilt kanseri belirtileridir. Genel olarak muayene sonrasında bir fikir sahibi olabilsek bile, en kesin tanı yöntemi, ciltte görülen lezyonlardan küçük doku parçası alınarak (bazen lezyonun durumuna göre tamamen çıkartarak) laboratuvarda yapılan biyopsi işlemleridir. Cilt kanseri şüphesi ile polikliniğe başvuran birçok hastada bu inanış vardır. Zaten yıllardır var olan aynı şekilde duran, hiçbir değişimi olmayan bir lezyon için hemen hemen hiç kimse endişe duyup hekime görünmeyi düşünmez. Burada anlatılması gereken önemli nokta şudur. Kişi farkında olmadan uzun zaman içinde değişen, farklılaşan lezyonların bir anda belirti vermesi sonucu hekime başvurmaktadır. Yani özetle bir lezyon biz girişimde bulunduğumuz için değil zaten var olan belli bir şüphe olduğu için kötü huylu olma ihtimali barındırmaktadır. Bu sebeple vücutta görülen lezyonların mutlaka zamanında uzman hekim tarafından incelenmesi önemlidir” dedi.
“En önemli tedavi erken tanıdır”
Kötü huylu lezyonlar doğru tedavi ile bir ömür boyu nüks olmadan yaşayacağını belirten Dr. Zereyak, “Genel olarak birçok cilt kanseri tipi olmasına rağmen toplumda daha sık karşılaştığımız türlerin büyük çoğunluğunda erken tanı ve tedavi ile bir ömür nüks olmadan yaşanabilir. En önemli tedavi erken tanıdır. Bu noktada kötü huylu olan lezyonlar için tedavi şekli genelde cerrahi olarak belirlenir. Cerrahi uygulama acil bir girişim olmayıp çok beklemeden belli bir zamana aralığında yapılabilir. Cerrahi olarak çıkarılırken bir miktar sağlam dokudan da bir parça alınır ve laboratuvara gönderilen lezyon tekrar değerlendirilir. Eğer mevcut dokunun etrafında benzer dokular varsa aynı alandan bir miktar daha doku alınabilir ve belli süre içerisinden kontrol muayeneleri ile takip edilir. Tedavisi yapılan lezyonun bazı türleri hariç farklı yerlere sıçraması (metastaz) pek olası değildir. Cilt kanserlerinde tedavi yöntemi olarak cerrahi tercih edildiğinde en önemli nokta, cerrahi yöntemin fonksiyonel ve estetik açıdan en iyi sonucu verecek şekilde planlanmasıdır. Öncelikle deri üzerinde kesi yapılan her noktada mutlaka iz kalacaktır. Bizler tabi ki izin kalmaması için, dikkat çekmemesi için teknik ve medikal tedavi uygulama amacıyla hareket ederiz. Ancak burada yapılan cerrahi uygulama kanserli dokunun temizlemesi amacı taşıdığı için estetik kaygılar geri planda kalmaktadır. Bu noktada izlerden kaçınmak için cerrahiden ödün vermek tamamen yanlış bir yaklaşımdır” diyerek sözlerini tamamladı.Kaynak: İHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.