Covid -19 Sürecinde Tüberküloz Farkındalığı
Prof.Dr. Salih Emri, verem hastalığının yayılması sonrasında en sık etkilenen yapılar arasında böbrek, omurga, kemik iliği ve merkezi sinir sistemi yapıları...
Prof.Dr. Salih Emri, verem hastalığının yayılması sonrasında en sık etkilenen yapılar arasında böbrek, omurga, kemik iliği ve merkezi sinir sistemi yapıları olduğunu belirtti.
Verem (tüberküloz) hastalığı genel olarak akciğerleri etkilemekte olan ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. İnsanlık tarihinin en eski hastalıklarından biri olan verem hakkında Medicana Kadıköy Hastanesi Uzman Hekimi Prof. Dr. Salih Emri ayrıntılı bilgiler verdi.
Verem hastalığı (Tüberküloz) nedir?
Prof. Dr. Salih Emri, "Verem hastalığı, mikobakterium tüberkülozis adı verilen bir bakteri tarafından oluşturulan eski çağlardan günümüze kadar ulaşmış bir enfeksiyon hastalığıdır. Her ne kadar temelde bir akciğer hastalığı gibi görünse de diğer organları da etkileyebilen multisistemik bir sorundur. Sindirim sistemi, lenf sistemi, deri, merkezi sinir sistemi, üreme sistemi, kas iskelet sistemi ve karaciğer, verem hastalığının seyri esnasında akciğer dışında etkilenebilecek yapılar arasında yer alır" dedi.
Verem Hastalığı (Tüberküloz) nasıl bulaşır?
Verem hastalığının etkeni olan bakteriler "mikobakterium tüberkülozis kompleksi" adı altında toplanabilir. Mikobakterium tüberkülozis, mikobakterium bovis, mikobakterium africanum ve mikobakterium microti, bu kompleks içerisinde yer alan bakterilerdir.
Verem hastalığının yayılması hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile birlikte ortama dağılan mikroskobik boyuttaki damlacıkların çevrede bulunan sağlıklı kişiler tarafından solunum yoluyla alınması ile gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Emri, verem tanısı alan kişilere uygun tedavi verilmesi ile bulaştırıcılığın önüne geçilebileceğinin altını çizdi.
Verem Hastalığı (Tüberküloz) için riskli kabul edilen durumlar nelerdir?
"Birçok hastalık ve sağlık durumu kişide verem hastalığı gelişimine zemin hazırlayabilir" Prof. Dr. Emri, " Zayıflamış bir bağışıklık sistemi, verem hastalığı için riskli kabul edilen durumların başında gelir. AIDS, şeker hastalığı, ciddi seyirli böbrek hastalığı, bazı kanser türleri, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapötik ilaçlar, organ nakli sonrası ve beslenme yetersizliği gibi durumlar kişinin savunma sisteminin zayıflamasına ve verem hastalığına karşı yatkınlığın artmasına neden olabilirler.
Verem hastalığı gelişimine zemin hazırlayabilecek bir diğer faktör de bu hastalığın yaygın olarak görüldüğü ve sosyo ekonomik koşulların iyi olmadığı bölgelerde yaşamaktır. Afrika, Doğu Avrupa, Uzak Doğu, Latin Amerika ve Rusya'nın bazı bölgeleri verem hastalığının sık görüldüğü bölgeler arasında yer alır.
Bu faktörler dışında tütün, damar yoluyla alınan uyuşturucu ya da aşırı düzeyde alkol kullanımı sonrasında da kişilerde verem hastalığına dair bir yatkınlık meydana gelebilir.
Verem Hastalığı (Tüberküloz) belirtileri nelerdir?
Verem hastalığına yakalanan bazı kişilerde belirtiler hastalığın başlangıcından yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bu durum latent (uyuyan) hastalık olarak ifade edilir. Bu kişilerde çeşitli risk faktörlerinin oluşmasını takiben verem hastalığı aktifleşebilir ve belirtiler meydana gelebilir.
Aktif tüberküloz hastalığında geçmeyen öksürük, kanlı balgam çıkarma, kilo kaybı, çok yüksek olmayan ateş ve gece terlemesi, hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabilecek temel belirtilerdir.
Akciğer tutulumu sonrasında bu bölgede bulunan hücrelerin, verem hastalığına neden olan bakteriye karşı aşırı bir yanıt oluşturması ile hastanın akciğerlerinde ağır hasar oluşabilir ve bu belirtiler şiddetlenebilir" ifadelerini kullandı.
Bazı hastalarda verem hastalığı akciğer dokusu ile sınırlı kalmaz ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Böyle bir durumda hastalığın yayıldığı bölgeye göre farklı belirtiler meydana getirebileceğini belirten Prof.Dr. Salih Emri verem hastalığının yayılması sonrasında en sık etkilenen yapılar arasında böbrek, omurga, kemik iliği ve merkezi sinir sistemi yapıları olduğunu belirtti.
Verem hastalığı (Tüberküloz) tanısı ve tedavisi nasıldır?
Prof. Dr. Emri verem hastalığına tanısal yaklaşımda öncelikle kişinin verem hastalığına neden olan bakteriler ile karşılaşıp karşılamadığını tespit etmeye yarayan deri testinin gerçekleştirilebileceğini vurgulayarak, "PPD testi adı verilen bu uygulamada deri altına yapılan bir enjeksiyon sonrası 3 gün içerisinde bu bölgede 5 mm ve üzeri bir yüksekliğe ulaşan reaksiyon gelişmesi, kişide bu bakterinin varlığına işaret ediyor olabilir.
PPD testi dışında, çeşitli kan ve balgam analizleri ve akciğer filmleri, verem teşhisine yönelik olarak başvurulan tanısal girişimler arasında yer alır. Bu testlerin sonuçsuz kalması halinde bilgisayarlı tomografi, bronkoskopi veya akciğer biyopsisi gibi işlemlerden de verem teşhisi amacıyla yararlanılabilir.
Verem hastalığı bakterilere bağlı olarak oluşan bir hastalık olması nedeniyle tedavisinde çeşitli antibiyotik ilaçlar kullanılır. Verem hastalığının tedavi süresi yaklaşık olarak 6-9 ay arasında değişen sürelerde tamamlanmış olur" dedi.
Tedavi planının tamamlanamaması halinde hastalarda bir süre sonra tekrar verem hastalığı gelişebileceğini belirten Prof. Dr. Salih Emri, çoklu antibiyotik kullanımının vereme neden olan bakterinin tedaviye karşı direnç geliştirmesinin önüne geçmek amacıyla tercih edildiğini de ekledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.