Glutatyon Hem Gençleştiriyor Hem De Virüslerle Savaşıyor
Bilinen en güçlü ana antioksidan olan glutatyonun vücutta doğal olarak üretilmekle birlikte yaşlanmayla birlikte zamanla azaldığını söyleyen Dermatoloji...
Bilinen en güçlü ana antioksidan olan glutatyonun vücutta doğal olarak üretilmekle birlikte yaşlanmayla birlikte zamanla azaldığını söyleyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Egi Losol, "İçeriğindeki glisin, sistein ve glutamin aminoasitlerinden dolayı daha sağlıklı, daha güzel, daha genç görünmeye yardımcı olan ve daha uzun yaşamın sırrı olarak kabul edilen glutatyonun sayısız faydaları mevcuttur" dedi.
Glutatyonun vücudun korunmasını sağlayan güçlü bir antioksidan olduğunu söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi Dermatoloji Kliniği'nden Uzm. Dr. Egi Losol, değişik uygulama protokolleri olmakla birlikte en çok kabul gören tedavi yöntemini şöyle anlattı:
"Glutatyon tedavisi, haftada bir kez 15 dakikalık seanslar şeklinde 5 hafta bir kür olacak şekilde damar yolundan uygulanmaktadır. İşlem sonrası hastanede yatış gerektirmediği için kişi günlük hayatına hemen geri dönüş yapabilmektedir. Ancak ağızdan alındığında vücut tarafından iyi emilmediği için direk olarak damar yolundan enjeksiyon şeklinde uygulama tercih edilmektedir. Vücudun korunmasını sağlayan güçlü bir antioksidan olmakla beraber bütün hücrelerimizin enerji santrali olan mitokondrilerin daha iyi çalışmasına destek olduğu için vücudumuz için elzem bir moleküldür."
Stresi azaltır ve bağışıklığı güçlendirir
Dermatoloji Uzmanı Dr. Egi Losol, glutatyon tedavisinin faydalarını şu şekilde sıraladı:
Oksidatif stresi azaltır. DNA onarımı yapar. Özellikle beyine, bağırsağa ve yağ dokusuna tutunan ağır metalleri bağlayarak vücuttan atılmasını sağlar. Vücuda detoks yapar. Vücudu zararlı olan serbest radikallerden korur ve savunma sistemini destekler. Vücudun gün içinde maruz kaldığı kimyasal maddeleri etkisizleştirir. Virüslere ve mikroplara karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hastalarında kemoterapinin yan etkilerini azaltır. Cildin yenilenmesini sağlar. Daha genç ve daha canlı bir cilt görünümüne neden olur. Cildi gençleştirir ve beyazlatır. Cilt lekelerini açar, Cilde parlaklık kazandırır. Yaşlanma geciktirici (anti-aging) etkisi vardır. Vücudun enerjisini ve ısısını arttır. Enerji üretimi için hücreler destek sağlar. Sporcularda kas performansı ve kas gücünü arttırır. Eklem ve kaslarda oluşan ağrıları azaltır. Fibromiyalji belirtilerini azaltır. Periferik arter hastalığı olan insanlarda hareketi arttırır. Sedef hastalığının etkilerini azaltır, atakların şiddetini azaltır. Vitiligo hastalığında tedaviye destek sağlar. Yaşlı bireylerde insülin direncini azaltır. Otoimmün hastalıklara karşı savaşmaya yardımcı olur. Kontrolsüz diyabetin zararlı etkilerini azaltır. Solunum hastalığı belirtilerini azaltır. Tip 2 diyabet ve insülin direncinin zararlı etkileri azaltır. Yağlı karaciğer hastalığında hücre hasarını azaltır. Karaciğer yağlanmasını durdurur ve tedaviyi kolaylaştırır. Sigara ve alkole bağlı oluşan sağlık problemlerini önler. Düzenli ve yeterli uykuyu sağlar ve uyku kalitesini arttırır. Uyku apnesini azaltır. Zihinsel odaklanmayı sağlar. Endişe kaygı ve depresyon belirtilerini azaltır. Otizmli bireylerde zihinsel fonksiyonlarına destek sağlar. Parkinson hastalarında hastalık bulgularını azaltır. Alzheimer hastalığının tedavisinde hastalığın oluşturduğu etkileri minimize eder."
Glutatyon eksikliğinde hastalıklara direnç azalıyor
Glutatyon eksikliğinde olabilecekleri açıklayan Uzm. Dr. Egi Losol, "Sağlıklı bir kişide 20 yaşından sonra glutatyon üretimi azalmaktadır ve kişi 40 yaşına geldiğinde artık eksikliğini gözle görülür şekilde hissetmeye başlar. Glutatyon yetersizliği ile vücutta doku hasarı kolaylaşır, DNA onarımı azalır, yaşlanma hızlanır, kronik yorgunluk başlar. Ayrıca saç ve gıda boyaları, tarım ilaçları, kirli hava gibi çevresel etmenler ile vücutta biriken toksinler arttığında glutatyon fazla harcanmaya başlar. Ciddi stres ve depresyon, yapılan aşırı ağır egzersizler bile serbest radikalleri artırarak vücuttaki glutatyon seviyesini azaltabilmektedir. Dolayısıyla, eksikliğin oluşması durumunda kişi tüm hastalıklara karşı dirençsiz hale gelmektedir" ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.