KOAH, sinsi ve tehlikeli bir hastalık

KOAH, sinsi ve tehlikeli bir hastalık

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, sinsi ve tehlikeli bir hastalık olan KOAH’tan korunmanın en önemli yolunun sigarayı bırakmak, hatta sigara içilen ortama dahi maruz kalmamak olduğunu söyledi.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, sinsi ve tehlikeli bir hastalık olan KOAH’tan korunmanın en önemli yolunun sigarayı bırakmak, hatta sigara içilen ortama dahi maruz kalmamak olduğunu söyledi.

Halk dilinde "kronik bronşit", "müzmin bronşit" gibi adlarla bilinen KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak soluk alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanması ile nitelenen süreğen (kronik) bir hastalık olduğunu söyleyen Alanya Anadolu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Yurdanur Eryılmaz Şahin, “KOAH, tütün dumanı, zararlı gaz ve parçacıklara bağlı havayollarında mikrobik olmayan bir iltihaba bağlı olarak gelişen ilerleyici bir hastalıktır. Bu iltihaplanmaya bağlı olarak havayolları giderek daralırken, akciğer dokusunda ise hava keseciklerinde(alveol) geri dönüşümsüz genişlemeler ve harabiyet ortaya çıkar. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nda ortaya çıkan değişiklikler, tanıda gecikilirse geri dönüşümsüz ve ilerleyici olduğundan bu hastalığın tanınması ve erken tanı konması büyük önem taşımaktadır. KOAH’lıların ancak onda biri hastalığının farkındadır. KOAH’a ait belirti ve bulgular 50’li yaşlara gelmeden fark edilemeyebilir. Bunun başlıca nedeni hastaların KOAH bulgularının farkında olmaması ya da sıklıkla bunları sigara ile ilişkilendirmesidir. Oysaki, kronik öksürük ve balgam çıkarma aslında hastalığın başladığının ilk göstergeleridir. Bu bulgular çoğu zaman göz ardı edilir, ancak nefes darlığı belirgin hale geldiğinde hasta doktora başvurur. Nefes darlığı ortaya çıktığında ise geç kalınmış olabilir” dedi.

Risk faktörü sigara

KOAH gelişiminin en önemli nedenin aktif olarak sigara/tütün ürünü kullanmak ya da pasif olarak dumana maruz kalmak olduğunun altını çizen Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, “Ayrıca diğer bazı çevresel ve genetik faktörler de hastalık gelişiminde etkilidir. KOAH için bilinen en önemli risk faktörü sigara ya da diğer tütün ürünleri kullanımıdır. İç ortam hava kirliliği (özellikle tandırda ekmek ya da yemek pişirme) az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde KOAH gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Ülkemizde de özellikle kırsal kesimde sigara içmeyen kadınlarda en önemli KOAH nedenidir. Çevresel ya da mesleki olarak çeşitli gaz ve tozlara maruziyet de KOAH gelişimi için önemli risk faktörlerindendir. Kalıtsal alfa-1 antitripsin eksikliği bilinen en önemli genetik risk faktörüdür, ama; bu durum ülkemizde nadirdir” açıklamalarında bulundu.

Belirtiler

Göğüs Hastalıkları Uzm. Yurdanur Eryılmaz Şahin, KOAH belirtilerini şu şekilde sıraladı:

“Hastalığın ilk dönemlerinde anlamlı bir belirti olmayabilir. Hastaların bir kısmında başlangıçta sabahları daha belirgin olan öksürük ve balgam çıkarma olabilir. Solunum fonksiyonlarındaki kayıp ilerledikçe nefes darlığı belirgin hale gelir. Genellikle hastalar nefes darlığı başladıktan sonra hekime başvurur. Başlangıçta hareket sırasında olan nefes darlığı zaman içinde artar ve günlük basit aktiviteler veya istirahat sırasında da hissedilir. Rahat nefes alamama, bacaklarda güçsüzlük, çabuk yorulma olur. Bu şikâyetleri olan kişiler genellikle doktora 50 yaş civarında başvururlar. KOAH’ta oksijen eksikliği ve karbondioksit fazlalığı durumunda sabahları baş ağrısı olabilir. KOAH’lı olguların büyük bir çoğunluğunda kilo kaybı görülür. Vücut ağırlığı fazla olan KOAH’lılarda ise Uyku-Apne sendromu ile ilgili bulgular da eşlik edebilir. KOAH’lı hastaları hekime götüren en önemli şikâyet nefes darlığıdır. Başlangıçta hızlı yürüme, merdiven çıkma, yokuş yukarı yürüme gibi aktivitelerde ortaya çıkarken hastalık ilerlediğinde akciğer fonksiyon kaybı arttığında istirahat halinde de saptanabilir. Öksürük genellikle nefes darlığından önce başlar ancak sigara ve tütün ürünleri ile ilişkilendirilir. Aslında şikayetler hastalığın başladığının bir belirtisidir. Bu nedenle KOAH’ta tanı konulamayan bir süreç vardı. Balgam, genellikle beyaz renkli, yapışkan, giderek artan miktarda ve koyu kıvamlıdır. Hastalığın belirtilerinin şiddetlendiği “alevlenme” olarak tanımlanan dönemlerde balgam renginin sarı-yeşil renge dönüştüğü; balgam miktarında ve nefes darlığında artış görülür. Kan ve doku oksijen düşüklüğü nedeni ile dudaklar, dil ve parmaklarda morarma gözlenir. Kan karbondioksit yüksekliği nedeniyle ellerde titreme, gözlerde kızarma ve uykuya eğilim olabilir. Bu durumda mutlaka hastaneye başvurulmalıdır. Hava akımında kısıtlanma nedeniyle akciğerlerin daha etkili boşalmasına olanak sağlayan büzük dudak solunumu izlenebilir. İleri evrede ve alevlenmeler sırasında hasta, öne doğru eğilerek oturur, elleri ile tutunup omuzlarını sabitleştirerek ve yardımcı solunum kaslarını kullanarak nefes alır.”

Hava kirliliği tetikliyor

KOAH’a yakalanmamak için Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, “Sigara /tütün kullanımından uzak kalmak, pasif sigara dumanı maruziyetine dikkat etmek, maden ve metal işçiliği, odun, kağıt imalatında çalışanlarda, çimento, tahıl ve tekstil işçiliğinde, ulaşım sektöründe çalışanlarda iş yeri ortamında organik-inorganik toz, duman maruziyetinden korunmak. Ülkemizde özellikle sigara içmeyen kadınlarda; ısınma ya da yemek pişirme amacıyla çalı, çırpı, odun ya da tezek yakmak ve bunların dumanına maruz kalmak KOAH gelişimine neden olur. Bu konuda bilgilendirme yaparak KOAH riskini azaltabiliriz. Kentlerdeki hava kirliliği, trafiğin yoğun olduğu bölgelerdeki egzoz gazının yoğunluğu hem KOAH’a hem de bu hastalığın alevlenmesine neden olur. Hava Kirliliği azaltmak için çaba göstermeliyiz” açıklamasında bulundu.

KOAH tanısı

KOAH tanısı spirometri (nefes ölçüm testi) ile konmaktadır diyen Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, “KOAH düşünülen her olguda nefes ölçüm testi yapılmalıdır. Spirometri ile ölçülen nefes ölçümlerine göre hafif, orta, ağır ve çok ağır hastalık derecelendirmesi yapılmaktadır. Akciğer grafisinde (röntgen) hastalıkla ilgili bulgular görülebilir, diğer akciğer hastalıklarının dışlanması için gereklidir. Ancak tanı mutlaka nefes ölçüm testi ile konmalıdır. Kan oksijen ve karbondioksit miktarları için “atardamar kanında oksijen ve karbondioksit ölçümü (Arter Kan Gazı Ölçümü)” yapılır. Akciğer bilgisayarlı tomografi çekimi her hasta için zorunlu değildir. Ancak doktorunuz gerekli görüyorsa çekilebilir. KOAH’a bağlı kalp yetmezliği tanısında ya da diğer kalp hastalıkları ile ayırıcı tanıda EKG (Elektrokardiyografi) ve “ekokardiyografi (kalp ultrasonu)” yapılabilir. Alevlenme dönemlerinde, sorumlu mikrobun belirlenmesi amacıyla “balgam kültürü” yapılabilir. Son dönem KOAH’lı olgularda en önemli bulgu, hematokrit yüksekliğidir (kan yoğunluğunda artış). Bazı hastalarda kronik hastalığa bağlı anemi (kansızlık) da olabilir. Bunları saptamak amacıyla kan değerleri incelenmelidir (hemogram)” açıklamalarıyla KOAH’ta tanının önemine dikkat çekti.

Tedavi yöntemleri

Her hastalıkta olduğu gibi önce tanının konulması gerektiğine dikkat çeken Dr. Yurdanur Eryılmaz Şahin, KOAH’ta tedavi yöntemleri hakkında şu açıklamalarda bulundu: “KOAH’ta tedavi planı, hastalığın derecesi ve eşlik eden hastalıklar ile bireysel yanıtlara göre düzenlenir. Stabil KOAH tedavisi hasta eğitimi temel alınarak ilaç tedavisi ve ilaç dışı yaklaşımlardan oluşmaktadır. Ancak hastalığın her aşamasında ‘önce eğitim gelmektedir. Hasta eğitimi; sigara bıraktırma, KOAH’la ilgili temel bilgiler, ilaçlar, korunma, alevlenmeler, ileri hastalık durumunda yapılması gerekenler, solunum rehabilitasyonu ve egzersiz, yaşam şekli, hastalıkla baş edebilme yöntemlerini içerir. KOAH gelişiminde en büyük etken “sigara kullanımı”dır. Kişinin, kendisi sigara içmese bile, sigara dumanına maruz kalması (pasif içicilik) da hastalığın gelişmesinde aynı derecede etkilidir. Bugün için akciğer fonksiyon kaybının önlenmesinde en önemli tedavi; sigaranın bırakılmasıdır. TEDAVİ olarak ayrıca Solunum Yollarını Genişleten (Bronkodilatör) İlaçlar, Yangıyı azaltan (Kortizonlu) ilaçlar kullanılmaktadır. İlaçların solunum yoluyla alınmasıyla sistemik yan etkilerinin yok denecek kadar az olması ve doğrudan akciğerlere etki etmesi sağlanmaktadır. Bu ilaçların etkili olabilmesi için doğru dozda ve doğru şekilde kullanılması gerekmektedir.”

Kaynak: İHA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.