Meme kanseri hızla artıyor

Meme kanseri hızla artıyor

Nedeni tam olarak bilinemiyor, tüm dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü ancak bu hastalığa yakalanan her 100 kadına karşılık bir erkekte de görülüyor.

Nedeni tam olarak bilinemiyor, tüm dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü ancak bu hastalığa yakalanan her 100 kadına karşılık bir erkekte de görülüyor.

Bu kadar ipucu bile meme kanserini hatırlatmaya yetiyor. Her 8 kadından birinde görülen meme kanserinin risk faktörleri hakkında ayrıntılı bilgi veren Acıbadem Eskişehir Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Emre Tahberer, “İleri yaş önemli bir risk faktörü özellikle 55 yaşından sonra görülme sıklığı hızla artıyor. Erken tanı için kadınların kendi kendine muayene ve doktor kontrollerini aksatmamaları çok önemli” diyor.

Risk gruplarına dikkat!

Meme, süt bezleri ve süt kanallardan oluşuyor. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denildiğini anlatan Dr. Emre Tahberer, “İstatistiklere göre her 8 kadından birinde hayatının herhangi bir döneminde meme kanseri gelişiyor. Bu kanser türü, tüm jinekolojik tümörlerden 3 kat daha yaygın. Erkeklerde kadınlar kadar sık olmasa da görülme ihtimali var. Her meme kanseri olan 100 kadına karşılık 1 erkekte aynı hastalık oluşuyor” diye bilgi veriyor.

Nedeni tam olarak bilinemeyen meme kanseri için bazı risk grupları olduğunu belirten Dr. Emre Tahberer bu grupları şu başlıklar altında birleştiriyor. İleri yaş: Meme kanseri riski 30 yaşından sonra artıyor. Menopoza giriş devresi olan 45-55 yaşları arasında artış oranında bir duraklama görülüyor. 55 yaşından sonra sıklığı hızla yükseliyor. Meme kanseri tanısı konulan kadınların yarısı 65 yaşından büyük ve yüzde 70’inde belirlenebilen risk etkeni yok. Aile öyküsü: Annesinde veya kardeşinde meme kanseri öyküsü olanlar yüksek risk altında bulunuyor. Yine de meme kanseri olan kadınların yüzde 85’inin ailesinde meme kanseri öyküsü görülmüyor. Aile öyküsü sadece anne, kız ve kız kardeşten oluşan yakın akrabaları kapsıyor. Eğer bir kadının birinci dereceden bir akrabasında meme kanseri varsa riski 2 kat artıyor. Buna karşın, toplumdaki her 10 meme kanseri tanısından ancak bir tanesinde ailevi öyküye rastlanıyor.

Erken menarş: 12 yaşından önce adet kanamasının başlaması riski artırıyor. Geç menopoz: 55 yaşından sonra olması meme kanseri için riskin artması anlamına geliyor. Geç doğum yapmak: 30 yaşından sonra hamile kalmak veya hiç hamile kalmamak da risk faktörleri arasında. Östrojen tedavisi: Bir süre önce Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları, menopoz döneminde uygulanan hormon tedavisinin yol açtığı meme kanseri riskinin daha önce düşünüldüğünden iki kat yüksek olduğunu açıkladı. Geçmiş meme kanseri hikayesi: Önceden meme kanseri olmuş hastaların diğer memelerinde kanser gelişme riski yüksek. Bu risk yılda yüzde 1 ya da yaşam boyu yüzde 10 oranında. Kadın cinsiyet: Kadın olmak meme kanseri riskini artırır. Meme kanseri olan her 100 kadına karşılık 1 erkekte aynı hastalık görülüyor. Radyasyona maruz kalmak: Hodgkin hastalığı için ışın tedavisi uygulanan hastalar yaklaşık 10 yıl sonra yüksek meme kanseri riskine sahip oluyor. Bu gruptaki hastalarda erken teşhise önem gösterilmeli. Beslenme biçimi ve şişmanlık, alkol kullanımı, kitleyi erken fark etmek için kadınların aylık kendi kendine muayenelerini aksatmadan 40-50 yaş arası iki yılda bir hekim muayenesi, gerekirse ultrasonografi ve mamografi, 50 yaşından sonra ise yıllık hekim muayenesi ve mamografi kontrollerini yaptırması gerekiyor.

“Memede kitle, meme başında çekilme, akıntı, ciltte çekilme, kızarıklık ya da meme cildinde portakal kabuğu görünümü” gibi belirtilerle kendini gösteren meme kanserinde

tanının yüzde 80’inde kadınların kendini kendini muayenesinin ardından doktora gitmesiyle konuyor. Meme ultrasonu, mamografi, MR ve biyopsi işlemlerinin ardından meme kanserinin türü, evresi hakkında kesin bilgi edinmek mümkün hale geliyor. Erken tanının hastanın tam olarak iyileşebilmesinde temel etken olduğunu vurgulayan Dr. Emre Tahberer, tedavi yöntemlerinin “cerrahi, radyoterapi ve sistemik tedaviler yani kemoterapi, hormonoterapi ve hedeflenmiş tedaviler” olarak üç ana grupta toplandığını belirtiyor.

Tedavi yönteminde kanseri türü ve evresi önemli

Tanının ardından genellikle ilk başvurulan yöntem olan cerrahi işlemde, kanserin türüne ve evreni göre memenin tamamen alınmadan sadece tümör alınıyor ya da memenin tümü çıkarılıyor. Radyoterapinin tümörü yok etmek, yayılmasını önlemek ya da operasyona hazır hale getirmek amacıyla yüksek enerjili ışınlar kullanılarak gerçekleştirilen bir tedavi yöntemi.

Akıllı ilaçlar devrede

Sistemik tedavilerde ise kanser hücrelerini öldürücü ilaçlar kullanıldığını dile getiren Dr. Emre Tahberer, “Kemoterapide bu ilaçlar ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Eğer tümör östrojen veya progesteron hormonlarına duyarlı ise meme kanseri tedavisinde hormonoterapi kullanılıyor. Hormon tedavisinde kullanılan ilaçlar ya hormonların hücre yüzesindeki alıcılara bağlanmasına engel oluyor ya da hormon yapımını engelliyor” diyor. Hedeflenmiş tedavilerde kullanılan ilaçlar ise kanser hücreleri dahil tüm hücrelere saldıran kemoterapi ilaçlarından farklı çalışıyor. “Akıllı ilaç” olarak tanımlanan hedeflenmiş tedavi ilaçları sadece kanser hücrelerine saldırıyor ve kemoterapiye göre daha az yan etkiye yol açıyor.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Sizlerin seslerinizi duyurabilmek için yorum yapmayı ihmal etmeyin. Dikkat çeken yorumları sizlerin sesinizi duyurmak için haberleştiriyoruz. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.