Sen Ne Kadar Güçlüysen Mikroplar O Kadar Zayıf
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. C. Elif Öztürk, herkesin kendisinin doktoru olması gerektiğini belirterek "Sen ne kadar güçlü isen mikroplar o kadar zayıf, ne kadar zayıf isen mikroplar o kadar güçlü. Sonuç olarak güçlü olmak en kolayı" dedi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından "Pandemide Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Güçlendiririz?" konulu konferans düzenlendi. Tıp Fakültesi Konferans Salonu'ndaki etkinliğe; Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, öğretim üyeleri ve öğrenciler katılım gösterdi. Toplantının açılış konuşmasında Covid-19 pandemisi ile bağışıklık sisteminin öneminin bir kez daha anlaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, konferansın doğal bağışıklığın beslenme ile ilişkisi üzerine güncel yaklaşımlara yer verilmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak sözü Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. C. Elif Öztürk'e bıraktı.
Covid-19'un diyabetliler, kalp hastaları, KOAH, ileri yaş bireyler olmak üzere sürekli inflamasyonlu olanlar için risk taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, bağışıklık sisteminin virüslere karşı koruma kalkanı olarak çok önemli rol oynadığını kaydederek "Sen ne kadar güçlü isen mikroplar o kadar zayıf, ne kadar zayıf isen mikroplar o kadar güçlü. Sonuç olarak güçlü olmak en kolayı" diye konuştu.
"Herkes kendini algılamalı, kendi doktoru olmalı"
Güçlü bir doğal bağışıklık için bariyer dokuların sağlam olması gerektiğinin altını çizen Öztürk, faydalı miktobiyal ajanların kaybı, potansiyel olarak zararlı mikroorganizmaların artması ve genel mikrobiyal çeşitliliğin yok olmasıyla "disbiyozis" tiplerinin geliştiğine dikkat çekti. Gebelikte yanlış beslenme, sezeryan doğum, anne sütü almamak, çok temiz ortamda büyümek, toksik madde alımları, antibiyotik ve antiinflamatuar ilaçların kullanılması, glisemik indeksi yüksek karbonhidratlardan zengin, probiyotik ve prebiyotik gıdalardan fakir beslenmenin disbiyozisin oluşmasına neden olduğunu belirten Öztürk, beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile sürekli bir çözümün sağlanması gerektiğini vurguladı. Her bireyin farklı genetik özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, "Herkes kendini algılamalı, kendi doktoru olmalı ve inflamasyon yapan gıdalardan uzak durmalı" ifadelerini kullandı.
"Hiçbir gıdadaki hiçbir madde tek başına yeterli değil"
Probiyotikler, prebiyotikler, polifenoller, proteinler, vitaminler, eser elementler ve yağ asitlerinin bağışıklıkta önemli gıdalar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öztürk, "Sağlıklı yağ ve protein, probiyotik, prebiyotik ve simbiyotik gıda tüketin, spor yapın. D vitaminini her gün uygun dozda, C vitaminini enfeksiyonlar sırasında kullanın. Hiçbir gıdadaki hiçbir madde tek başına yeterli değil. Dengeli ve çeşitli beslenmeye özen gösterin" şeklinde konuştu. Ağrı kesici, antiinflamatuar ve antibiyotiklerin gerçek bir endikasyon olmadan kesinlikle kullanılmaması gerektiğini dile getiren Öztürk, paketli katkılı gıdalar, gluten, rafine şeker ve fermente olmamış süt tüketmekten de uzak durulması önerisinde bulundu.
İmmum sistemin düzgün çalışmasında D vitamini başta olmak üzere A, E, K C ve B vitaminlerinin önemini vurgulayan Prof. Dr. C. Elif Öztürk, sunumunu katılımcıların merak ettiği soruları cevaplandırarak tamamladı. Konferans sonunda Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, Prof. Dr. Öztürk'e plaket takdiminde bulundu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.