Toplumda kekemeliğin görülme sıklığı yüzde 1
İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Dr. Öğr.Üyesi R. Sertan Özdemir:-"Her 100 çocuktan beşinde görülebilen kekemeliğin 5'te 4'ü kendiliğinden iyileşme gösterir"-"Ebeveynler konu ve süreç hakkında bilgi sahibi olmalılar. Kekemeliğin kalıcılaşma eğilimleri göstermesinin ise dünyanın sonu olmadığını çocuklarına...
Dr. Öğr.Üyesi R. Sertan Özdemir, “Her 100 çocuktan beşinde görülebilen kekemeliğin 5'te 4'ü kendiliğinden iyileşme gösterir. Dolayısıyla toplumda kekemelik görülme sıklığı yüzde 1'dir." ifadelerini kullandı.
Yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özdemir, kekemeliğin konuşurken duraksama, hece tekrarı ve akıcı konuşmada sorun gibi belirtilerle başladığını kaydetti.
Kişiden kişiye değişmekle birlikte stres, baskı ve heyecanın kekemeliği artıran nedenler arasında bulunduğunu aktaran Özdemir, "Kekeleyen bir bireyle gerçekleşecek iletişimde kişiyi zaman baskısına sokmayacak türden bir iletişim kurulmasını tavsiye ediyoruz. Erken müdahalede çocuğun kekemeliğini geçirmekten çok bu sürecini “nasıl” yaşadığına odaklanıyoruz. Anne ve babaların tutumu da büyük önem arz ediyor. Bununla birlikte etkili bir terapi süreciyle takılmalar azaltılabilir ve kekemeliğin çocuğu ve aileyi çok derinden etkilemesinin önüne geçilebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Ebeveynlere uyarı
Konuşmada akıcılık bozukluğunun iki türe ayrıldığını ifade eden Özdemir, şu bilgileri paylaştı:
"Gelişimsel ve edinilmiş iki türü olan kekemeliğin etrafımızda gördüğümüz ve tanıdığımız türü sıklıkla gelişimsel kekemeliktir . Herhangi bir şekilde sonradan olan bir durum değildir. Büyümenin ve olgunlaşmanın belirli bir aşamasında ortaya çıkan durumlar gelişimsel olarak nitelenir. Kekemelik de aynen bu şekilde oluşur. Akıcı konuşan bir çocukta yavaş yavaş ya da bazen birdenbire konuşurken duraksamalar, tekrar etmeler, beklemeler meydana geliyorsa konuşma akıcılığında bir sorun başladığını gösteriyor. Günümüz dünyasında dil ve konuşma terapistlerince geliştirilmiş ve uygulanan çok çeşitli terapi yöntemleri vardır. Ancak sakınılması gereken terapi türü ‘kesin çözüm’ veya kısa sürede akıcılık vadeden terapilerdir. İyi bir terapi sürecinde takılmaların azaltılması kadar kişinin/çocuğun bu süreçten mental olarak daha güçlenerek çıkması, kekemeliğin hayatına olan etkisini daha azaltabilmek amaçlanır. Her 100 çocuktan beşinde görülebilen kekemeliğin 5'te 4'ü kendiliğinden iyileşme gösterir. Dolayısıyla toplumda kekemelik görülme sıklığı yüzde 1'dir.”
Özdemir, anne babaları uyararak, "Ebeveynler konu ve süreç hakkında bilgi sahibi olmalılar. Kekemeliğin kalıcılaşma eğilimleri göstermesinin ise dünyanın sonu olmadığını çocuklarına hissettirmeliler. Bu konuda aktif görev alarak etraftaki herkesi bilgilendirmeliler ki kekemeliği olan bireylere dair önyargılar yok edilebilsin.” ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.