Düzce Üniversitesi Sanal Zorbalık Konusunu Ele Aldı
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı'nın düzenlediği panelde,...
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı'nın düzenlediği panelde, sanal teknolojinin kullanımı ve dijitalleşmeyle birlikte artan sanal zorbalık anlatıldı.
Zorbalığın olması için eylemin kasıtlı olmasının ve eylemlerden olumsuz etkilenen kişinin de bu durumdan şikayetçi olması gerektiğinin vurgulandığı panelde, sanal zorbalığın; sms, fotoğraf, video, cep telefonuyla arama ile, email, sanal sohbet odalarında, anında mesajlaşma ve web siteleri aracılığıyla sanal zorbalık uygulanabileceği belirtildi. Sanal zorbalığın yanında genel zorbalıktan da bahseden konun uzmanı panelistler; genel zorbalıkta taraflar arasında fiziksel güç, yaş ve popülaritenin etkili olduğunu, ayrıca genel zorbalıkta bir eylemin zorbalık olarak tanımlanabilmesi için kasıtlı ve birden çok tekrar etmesi gerektiğinin altını çizdiler. Ayrıca genel zorbalıkta bu tür faktörler etkili iken sanal zorbalıkta ise; deneyim, teknik bilgi ve becerilerin etkili olduğunu söyledi.
Sanal zorbalığın ergenlik dönemlerinde çok fazla görüldüğünün altını çizen panelistler, siber zorbalığa uzun süre maruz kalmanın ergenlerde empatiyi azaltabileceğini ve daha dürtüsel olan bireylerin siber zorbalığa katılma veya görmezden gelme ihtimallerinin yüksek olduğunu ifade etti. Empati düzeyleri yüksek olan kişilerin zorbalık yapma ihtimalinin düşük olduğu bilgisinin paylaşıldığı panelde, duygu tanıma konusunda daha düşük olanların, yani empati düzeyi düşük olanların zorbalığa yatkın olduklarına dair kanıtların olduğu belirtildi.
Geleneksel zorbalıkta mağduriyete sınırlı sayıda kişi tanık olurken, sanal zorbalıkta sınırsız sayıda kişinin tanık olduğunu ifade eden konuşmacılar, bu durumun düzeltilmesinde ebeveynlere de çok önemli görevler düştüğünü vurguladılar. Sanal zorbalığa maruz kalan çocukların gelişiminin de olumsuz etkilendiği vurgusunu yapan panelistler, beynin fiziki yaralanmalarda hissettiği acıyı, siber zorbalıklarda da aynı şekilde hissettiğini, bu yüzden sanal zorbalığın önemle üzerinde durulması gerektiği bildirdi. Bireylerin yetişme döneminde ailesi ile kurduğu ilişkinin, ileriki yaşamında birer zorba mı, mağdur mu ya da sağlıklı bir kişimi olacağını belirlediğini söyleyen uzman konuşmacılar, yetişme döneminde anne baba sevgisi, aileyle kurulan iyi bir iletişimin diğer ilişkileri de olumlu yönde etkilediğinin altını çizdi.
Ebeveynlerin davranışlarının çocuklar ile aralarındaki bağı tanımladığını belirten panelistler, güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma türleri olduğunu; güvenli bağlanmada ebeveynler çocuğun ihtiyaçlarına karşılık duyarlı olduğunu, bu tür bağlanma yaşayan çocuğun ise; ileriki yaşamında sağlıklı ilişkiler kuran, empati gösteren ve diğerlerine sınır koyan bir birey olarak karşımıza çıktığını söyledi. Konuşmacılar, çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarsız ebeveynlerin ise; çocuğun anne babasına kaçıngan olarak bağlanmasına neden olduğunu ve bu kişilerin de yetişkinlik dönemlerinin duygusal bağlanmaktan kaçınan, soğuk, mesafeli ve eleştirel bir kişilikte olacağını dile getirdiler. Panelin sonunda kısa bir konuşma gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koç, programın yaralı olacağına inandığını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.